Gazze’deki Açlık ve Katliamlara Karşı Basın Açıklaması
Bilindiği üzere, 7 Ekim 2023’ten bu yana 658 gündür Gazze halkı, 1947 işgalinden bugüne kadar yaşanan kuşatmaların ve zulümlerin en ağırına maruz kalmaktadır. Şüphesiz Gazze’de yaşananlar sadece bir savaş değil, tarihin en büyük vahşetlerinden biri ve devletlerin işbirliği ile işlenen sistematik bir soykırımdır.

Gazze’deki Durumun Acı Boyutları
Müslüman kardeşlerimizin açlıktan ve susuzluktan öldüğü, enkaz altında kaldığı bir döneme Müslümanlar olarak topyekun şahit olmaktayız. Bugün itibariyle sadece resmi kayıtlarda geçen 59 bin 219 şehidimiz var. Enkazların altındakiler ve bombardıman haricindeki kayıplar da dahil edildiğinde ölüm sayısı 70 binin üzerine çıkmaktadır. Bunların 12.400’ünü kadınlar, 18 binden fazlasını ise çocuklar oluşturmaktadır. Ve ne yazık ki biz bu açıklamayı yaparken bile, Gazze’de bir çocuk daha, bir lokma ekmeğe, bir yudum suya ulaşamadan ruhunu teslim etmekte ya da terörist İsrail’in bombardımanına maruz kalmaktadır!
Gazze’de son haftalarda yaşananlar, vahşetin zirvesi olmuştur. Bu vahşette sadece bombalar değil, açlık da bir silah olarak kullanılmaktadır. Birleşmiş Milletler verilerine göre, Gazze’nin abluka altına alınmasının ardından şu anda en az 2 milyon Müslüman, Refah Sınır Kapısının kapalı olması nedeniyle en yüksek seviye olan “felaket açlık seviyesi” ile karşı karşıyadır. Sadece bu hafta yüzlerce çocuk, bebek ve yaşlı gıdaya ve temiz suya ulaşamadığı için açlıktan şehit oldu. Abluka altında bulunanların %95’i susuz ve gıdasız, hastaneler jeneratörsüz, bebek maması, tıbbi ilaç ve besleyici ürünler ise tükenmiş durumdadır. Yardım dağıtım noktaları adeta ölüm noktalarına dönüşmüş, son bir ayda 1.000’den fazla kişi yardım almak için gittiğinde İsrail bombardımanı neticesinde şehit olmuştur. Bugün dünya üzerinde 2 milyar Müslüman yaşıyor… Ancak bu devasa ümmet; 360 kilometrekarelik kuşatmaya alınmış, açlığa ve ölüme mahkûm edilmiş Gazze’ye bir lokma ekmek, bir yudum su ulaştıramıyor.
İşgal ve terör devleti israil, kadınları hedef alarak korkaklığını, bebekleri açlıktan öldürerek alçaklığını, hastaneleri bombalayarak canilikte sınır tanımadığını göstermiştir. Yeryüzünde bozgunculuğun, fitnenin ve kana susamışlığın temsilcisi olan Siyonist rejim, şeytani bir işgal projesi peşindedir. Bu terör devleti, vahşeti sistemleştirmiş, alçaklığı, yalanı ve iftirayı politik dil haline getirmiştir! Ne acıdır ki bu vahşetin sorumluları yalnızca siyonist katiller değildir. Siyonistleri cesaretlendiren; onlarla diplomatik, askeri ve ekonomik ilişkilerini hala sürdüren işbirlikçi İslam ülkeleri yönetimleri de bu cinayetlerin ortağıdır! Bu vahşete rağmen, Ortadoğu bölgesinde bir güç olduğunu iddia eden Türkiye başta olmak üzere birçok İslam ülkesi, bu zulmü durdurma adına elle tutulur hiçbir somut adım atmamıştır. Yemen dışında hiçbir devlet, siyonist kuşatmayı delmek için ciddi bir girişimde bulunmamıştır. Mısır’da Sisi Yönetimi, sınır komşusu olduğu halde Refah sınır kapısını kapatmakta, yardım konvoylarını geçirmemektedir, susarak ve tüm yardımları engelleyerek bu cinayetlerin ortağı olmuştur!
Türkiye’nin ve İslam Ülkelerinin Tepkisizliği
Türkiye’nin İsrail ile ticareti, katliamın başladığı tarihten bu yana azalmamış aksine artarak devam etmiştir. İsrail’e petrol sevkiyatına ve ticarete devam etmiştir. Bu gerçek, resmi verilerle açıkça sosyal medya platformlarına dahi yansımıştır. Hamas yetkilileri, yaptıkları son açıklamada Recep Tayyip Erdoğan’a açık mektup yazarak, Türkiye’den açık bir şekilde insani yardım talebinde bulunmuş, “Lütfen müdahale edin, zaman geçmeden elinizi uzatın” talebinde bulunmuşlardır. Ancak bu çağrıya hiçbir şekilde kulak verilmemiş, Gazze’nin imdat çığlığı yine cevapsız bırakılmıştır.
Türkiye’de bu durum, maalesef STK’lara havale edilmiş ve her STK kısıtlı imkanlarıyla Gazze’ye yardım ulaştırmanın yollarını aramaya koyulmuştur. Bir yanda Müslümanların liderliğine soyunanlar, öte yanda Siyonist İsrail ile milyarlarca dolarlık ticaret hacmini sürdürmeye devam edenler… Bu ne büyük bir vebaldir! Yardım ulaştırma imkanı varken el uzatmayan her lider, her yönetici Allah katında sorumludur! Zalimlere destek olanlarla birlikte, susanlar ya da yardım etmeyenler de bu zulmün ortağıdır! Diplomasi oyunlarıyla, sözde stratejik manevralarla, göstermelik açıklamalarla ahirette bu vebalden kurtulamayacaksınız!
Kassam Tugayları Sözcüsü Ebu Ubeyde’nin “Allah katında hasmımızsınız” dediği ülkeler arasında bizim de yer alıyor oluşumuz, Müslüman bir millet olarak başımızı öne eğdirmektedir. Ancak bu kara leke, o kararı verenlere ve o koltuklarda oturanlara aitse de bu ihanete sessiz kalan Müslüman milletler de bu büyük günaha ortak olmaktadır! Liderler, lüks toplantılarda ümmetin dertlerini geçiştirirken, üst perdeden(!) kınamalar yaparken mazlumların kanı oluk oluk akmaya devam ediyor! Onlar tok gözlerle ekranlara bakarken, Gazze’de anneler, günlerce aç kalan yavrularını uyutabilmek için midelerine taş bağlıyor! Unutmayalım! Bu suskunluğun, bu vurdumduymazlığın hesabı hem bu dünyada hem de Mahkeme-i Kübra’da mutlaka sorulacaktır!
Ebu Ubeyde’nin son konuşmasındaki sözleri sadece bir çağrı değil, tarihe düşülen bir kayıttır. Bugün biz, işte tam da bu tarihi çağrıya kulak verdiğimiz için birkez daha meydanlardayız! Bu utanç tablosu karşısında, başta Alparslan Kuytul Hocaefendi olmak üzere, Furkan Hareketi olarak suskun kalmamız mümkün değildir. Ülkemizde zalimlerle işbirliği yapanların, Gazze’yi görmezden gelenlerin, mazlumlara kapılarını kapatanların amellerinden beri olduğumuzu buradan ilân ediyoruz! Biz Furkan hareketi olarak Gazze’ye yardım ulaştırma çabasındayız. Bugüne kadar Gazze’de bulabildiğimiz yollarla milyonlarca liralık gıda ve erzak dağıtımında bulunduk. Geçtiğimiz hafta içinde yine Gazze’de yaklaşık 1000 kişiye yemek dağıtımı yaptık. Furkan Hareketi olarak, bu süreçte Gazze’deki kardeşlerimize ulaştırdığımız yardımlar, mazlumların yaralarına bir nebze merhem olsa da Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin de ifade ettiği gibi; STK’lar, cemaatler ne kadar gayretli olursa olsun, bir devlet gibi hareket edemez. Asıl görev, İslam ülkelerinin yönetimlerindedir! Gerçek yardımı yapması gereken, sınırları açması gereken, insani koridoru oluşturması gereken ve mazlum Gazzeli kardeşlerimizi bu zulümden kurtarması gerekenler bu ülkelerin başındakilerdir!
Buradan bir kez daha İslam Aleminin idarecilerine sesleniyoruz!
Gerçek hiçbir adım atmayıp sadece İsrail’i kınama ile halklarınızı kandırmayı artık bırakın!
Refah Sınır Kapısının açılması için harekete geçin, Mısır Devletine baskı uygulayın!
Gazze’ye yardımların ulaşması için acil insani koridor oluşturun!
Artık terör devleti ile ticareti bitirin, tarihe hainler olarak geçmeyin!
Artık İsrail ile siyasi, ticari ve askeri tüm ilişkilerinizi kesin!
Artık Mazlum Gazze halkının açlıktan ölmesine seyirci kalmayın!
Kınama yetmiyor, yaptırım gerekiyor! İsrail’e karşı uygulayacağınız gerçek adımları ve yaptırımları açıklayın!
Sadece Yemen’in değil özellikle Türkiye’nin de elini taşın altına koymasını istiyoruz! Artık sesimizi duyun!
Şüphesiz Gazze, çağımızın Kerbelasıdır! Gazze’de katliam sürerken sadece konuşan sonra da menfaatleri uğruna zalimle aynı sofraya oturan sözde İslam ülkesi liderleri… Kerbela’da Hüseyin’i yalnız bırakanlar nasıl tarih boyunca lanetlendi ise bugün Gazze’yi yalnız bırakanlar da aynı şekilde lanetlenecekler. Bugün Gazze için adım atmayanlar, yarın zulme uğradıklarında yanlarında bir dost bulamayacaklar.
Selam olsun, şerefli Gazze halkına!
Selam olsun, adını direnişe kazıyan Şeyh Ahmed Yasin’e ve direnişin tüm liderlerine!
Gazze’nin onurunu dünyaya haykıran Şanlı Mücahidlere!
Selam olsun, Filistin’i özgürleştirmek için mücadele eden yiğitlere!
Selam olsun, ellerinde taşla, dillerinde tekbirle tanklara meydan okuyan şehitler nesline!
Biz buradayız ve sizinle aynı saftayız!
Sesiniz sesimiz, acınız acımız, direnişiniz onurumuzdur!
Siz orada bombalara inat tutunurken hayata,
Biz burada ihanete, suskunluğa, gaflete inat yaşatacağız davamızı!
Siz tanklara, uçaklara karşı imanınızla direnirken,
Biz ekonomik çıkarların, siyasal hesapların zincirlerini kıracağız!
Susmayacağız, buna alışmayacağız, unutturmayacağız!
Siz oradan kıracaksınız zinciri, biz buradan!
Allah’ım!
Mazluma sırt çevirenlerin saltanatını yerle yeksan eyle!
Siyonist zalimlere destek olan işbirlikçileri, zalim ve emperyalistleri helak eyle!
Kendilerini kurtarmaya çalışırken ümmeti satanları kahreyle!
Gazze’nin yanındaymış gibi görünüp perde arkasında siyonistlerle iş tutanları rezil eyle!
Ey Rabbimiz!
Bizleri Filistin davasına sırt dönenlerden değil, omuz verenlerden eyle!
Bize sabır, direniş, basiret ve izzet nasip eyle!
Kahrolsun Siyonizm!
Kahrolsun İşbirlikçiler!
Yaşasın Gazze Direnişi!
Yaşasın Ümmetin Onuru!