Whatsapp İletişim Hattı
Menü

Bilal-i Habeşi Kimdir? Hayatı ve Ezan Hikayesi

İman edenlerin ilklerinden, fedakârlık abidesi, ashabın siyah incisi, peygamberin müezzini Bilal-i Habeşi’nin hayatı ve hakkında merak edilenlerin yer aldığı yazımız sizlerle...

 

 

22 Nis 2025
Bilal-i Habeşi Kimdir? Hayatı ve Ezan Hikayesi

Bilal-i Habeşi 581 yılında Mekke şehrinde dünyaya geldi. Adından da anlaşılacağı üzere aslen Habeşistanlıdır. Cumah kabilesine mensup olan Bilal-i Habeşi’nin babasının adı Rebâh ve annesinin adı Hamame’dir.  Gufra isminde bir kız kardeşi ve Halid isminde de bir erkek kardeşi olduğu rivayet edilir.

Bilal-i Habeşi’nin (r.a) Hayatı

Bilal-i Habeşi’nin (r.a) HayatıBilal-i Habeşi uzun boylu, kır saçlı, zayıf ve siyah tenliydi. O dönem Mekke toplumu kölelik, içki, zina olmak üzere birçok ahlaksızlık ve zulmün yaygın olduğu bir toplumdu. Bilal-i Habeşi Mekke’de saygınlığı olan Ümeyye bin Halef’in kölesiydi. Bilal-i Habeşi’nin dürüstlüğü ve güzel ahlakından dolayı efendisi Ümeyye Bilal’i kervanının başında sık sık ticaret için Şam’a gönderirdi.

Bilal-i Habeşi ticaret için gittiği yolculuklardan birinde Hz. Ebubekir ile karşılaştı ve sohbet etme fırsatları oldu. İlahi mesajın yeryüzünü aydınlatmasına sayılı günler kala Hz. Ebubekir bir rüya görmüştü. Bilal-i Habeşi ile bir rahibe gidip bu rüyayı tabir ettirdiler. Rahip beklenen ahir zaman peygamberinin Mekke topraklarından çıkacağını ve kendisinin de o peygambere tabii olacağını bildirdi. Bilal-i Habeşi yaşanan bu olayın üzerine çok geçmeden İslam’ı kabul etti ve zorlu bir sürecin içine girdi.

Müslüman Oluşu

Bir gece yarısı Bilal-i Habeşi’nin kapısı çalındı, gelen Hz. Ebubekir’di. Bilal-i Habeşi Hz. Ebubekir’e:

“Gece yarısı istediğin nedir? Söyleyeceğin şeyi yarın sabah söyleyemez misin?” dedi. Hz. Ebubekir: “Sahibin görmeden sana söylemem lazım” dedi. Hz. Bilal gece yarısı insanı yola düşürecek kadar önemli olan konu ne olabilir diye merak etti. Hz. Ebubekir müjdeli haberi bildirdi: “Ey Bilal, beklenen peygamber geldi, O Ebul Kasım” dedi. Peygamberimize gidip rüyasını anlattığını, davetine icabet ettiğini Bilal-i Habeşi’ye anlattı ve “Ey Bilal, O insanları her şeyin yaratıcısı olan Allah’a kulluk etmeye davet ediyor. Onun davet ettiği dinde üstünlük takva iledir” dedi. Duyduklarına karşı kayıtsız kalamayan Bilal-i Habeşi davet edildiği dine nasıl girileceğini sordu. Hz. Ebubekir anlattı ve Kelime-i Şehadet getirdi ardından da Bilal-i Habeşi şehadet getirerek İslam’ı kabul etti.

 Hz. Ebubekir iman etmekle kalmamış aynı zamanda hemen davete başlayarak Hz. Bilal gibi birçok kişinin iman etmesine vesile olmuştur. İman ettikten sonra Bilal-i Habeşi açıktan Müslüman olduğunu söyleyen ilk yedi cesur sahabe arasına girdi. İslam’a girdikten sonra birçok işkence ve zulme maruz kaldı fakat imanından en küçük bir taviz vermedi. Gördüğü işkencelere dayanamayan Hz. Ebubekir iman kardeşi Bilal’i efendisinden satın aldı ve azat etti.

Sonrasında da Bilal-i Habeşi her zaman peygamberimizin yanında oldu. Peygamberimizin müezzini olmadan önce onun yakın dostlarından, önemli bir sahabeydi. Peygamberimizin abdest suyunu taşımak, şahsi ihtiyaçlarını karşılamak, savaşta geceleyin korunmasını sağlamak, beytül mal işlerine bakmak, Resulullah’ın emirlerini halka duyurmak, peygamberimiz tarafından verilen ödemeleri yapmak gibi ve benzeri işlerde görev aldı. Peygamberin yanında en sır konulara dahi vakıf oldu.

Bilal-i Habeşi aşere-i mübeşşere arasında bulunmamakla beraber peygamberimizin cennete gideceğine dair rivayette bulunduğu bir sahabedir. Ebu Hureyre (r.anh)’tan rivayet edilen bir hadiste peygamber efendimiz Hz. Bilal’e: “Ey Bilal! Müslüman olduktan sonra yaptığın ibadetlerin arasında en çok sevap umduğun hangisidir? Çünkü ben cennette senin ayakkabının tıkırtısını duydum” dedi.  Bilal-i Habeşi: “Gece veya gündüz abdest aldığım zaman, aldığım abdestle kılabildiğim kadar namaz kılmaya çalışırım. En çok sevap umduğum ibadet budur” dedi.

Ahlaki Özellikleri

Bilal-i Habeşi güzel ahlaklı ve güvenilirdi. Sürekli peygamberimizin yanında olması hasebiyle birçok olaya şahit olmaktaydı fakat bu durum Efendimizi hiçbir zaman rahatsız etmedi bilakis Efendimiz çoğu kez işini Hz. Bilal’e emanet eder, özel işlerinde de ondan yardım isterdi.

Bilal-i Habeşi peygambere bağlılığı ve sevgisi yüksek bir kimseydi. Efendimizin vefatından sonra kalbindeki derin sevgi onun ezan okumasına dahi engel oldu. Peygambere duyduğu hasret, onun olmadığı bir diyarda ezan okumasına elvermemekteydi.

Bilal-i Habeşi sabırlı ve sebatkardı. İslam’ı kabul ettiği haberi efendisine ulaştığı zaman türlü işkencelere maruz kaldı. İnsanlık onurunu zedeleyen ağır işkenceler altında dininden dönmedi, Allah’a dayandı ve sabretti.

Bilal-i Habeşi kibirden uzak mütevazi bir kişiliğe sahipti. Peygamberin müezzini olarak Medine halkı arasında meşhur oldu. Bilal-i Habeşi evlenmek için gittiği bir ziyarette kendinden bahsetti ancak bulunduğu makamdan hiçbir şekilde bahsetmedi.  Halbuki peygamberin müezzini olduğunu söylese hangi baba kızını vermek istemezdi ki… Bilal-i Habeşi Allah’ın rızası için yaptığı işini, makamını dünyalık bir menfaati için kullanmaktan imtina etti. Bugün makam sahibi nice insan bulundukları mevkileri dünyalık faydaları ve şahsi işleri için kullanmaktadır. Dünya ile gözleri boyanmış insanlık git gide dürüstlük, mütevazilik, merhamet, vefa gibi insanı değerlerden uzaklaşmaktadır. Bu ruhsuz dünya Bilal gibi güzel yürekli ve güzel ahlaklı insanlara hayret nazarıyla bakmamıza sebep olmaktadır.

İslam’ın İlk Müezzini

Bilal-i Habeşi’den sonra birçok kimse İslam’a girdi ve artık La ilahe illallah’ı kabul eden her Müslüman müşrikler tarafından türlü işkencelere maruz bırakıldı. Artık dayanılmayacak duruma gelen işkenceler sonucu Müslümanlar Medine’ye hicret ettiler. Hicretten sonra Müslümanlar için yeni bir dönem başladı artık rahatça, inandıkları dinin yükümlülüklerini yerine getirebileceklerdi.

Mescid-i Nebevi’nin inşasından sonra namazlar burada toplu kılınmaya başladı fakat insanları namaza çağıracak bir münadi bulunamamıştı. Müslümanlar mescide gelip namaz vakti girinceye kadar bekler ya da Medine sokaklarında yankılanan “es-salah” (namaza) çağrısını duyunca Mescid-i Nebevi ’ye gider ve cemaatle namaz kılarlardı.

Peygamber Efendimiz bir gün ashabını bir araya topladı ve Müslümanlara namaz vaktini hatırlatacak, onları bir araya toplayacak bir davet şekli bulunması gerektiğini söyledi.  Bu konuda sahabeler ile istişarede bulundu. Müslümanların bir kısmı Hristiyanlar da olduğu gibi çan çalmayı, bir kısmı Yahudilerin yaptığı gibi boru üflemeyi, bir kısmı da yüksek bir yere çıkıp ateş yakmayı teklif ettiler. Peygamberimiz görüşlerin hiçbirini kabul etmedi çünkü tekliflerin hepsi İslam’ın ruhuna tersti.

Kısa bir süre sonra ashaptan iki kişi rüyasında ezanın sözlerini gördü. Peygamberimiz rüyaları dinledikten sonra bu çağrıyı Bilal-i Habeşi’nin yapmasını istedi. Böylece ilk ezan, ilk çağrı Bilal-i Habeşi’nin sesiyle yayıldı dünyaya…

Habeşli köle Hz. Bilal, iman nimetiyle hem maddi hem de manevi kölelikten kurtuldu, İslam’ın ilk müezzini olma şerefine nail oldu.

Bilal-i Habeşi her ezan okunduğunda kalpler ürperir, insanlar bu çağrıya kayıtsız kalamazdı. Rivayet olunur ki Hz. Bilal ezan okuduğunda yoldan geçen Yahudi bile ezana kulak verir, dinlemekten kendini alamazdı.

İmanın verdiği coşku ve aşkla, yumuşak bir ses ve nidayla ezan okuyan Bilal çağrıya en çok yakışandı. Hz. Bilal’den sonra çok ezanlar okundu minarelerden ama hiçbiri Bilal’in okuduğu kadar etkileyemedi insanları… Müslümanların hayatlarında ezan olsa da bir Bilal yoktu artık.

Bilal-i Habeşi’nin peygambere olan bağlılığı ve muhabbeti çok ayrıydı. Öyle ki Efendimizin vefatından sonra Bilal-i Habeşi peygamberimizin olmadığı bir dünyada ben ezan okuyamam diyerek ezan okumayı bıraktı. Peygamberimizin hatırasıyla dolu Medine topraklarında kalamayarak, cihada gitmeye karar verdi. Hz. Ebubekir’in Medine’de kalması ve ezan okumaya devam etmesi hususundaki ısrarına, Bilal-i Habeşi: “Eğer beni kendin için azat ettiysen Medine’de kalırım, yok eğer beni Allah için azat ettiysen bırak O’nun için cihada gideyim” diyerek karşılık verdi. Bunun üzerine Hz. Ebubekir Bilal-i Habeşi’ye izin verdi. Müslümanlar peygamberin zamanındaki gibi Bilal’in sesinden ezan dinlemeye hasret kaldı.

Bir gün Bilal-i Habeşi sevgili peygamberimizi rüyasında gördü. Rüyasında peygamberimizin “beni ziyaret etmeyecek misin?” buyruğu üzere Medine’ye gitti.  Peygamberimizin torunları Hasan ve Hüseyin’in ısrarı üzere bir sabah ezanını okudu. Bilal-i Habeşi’nin sesini işiten Medineliler mescide koştular. İmanı sesine yansıyan Bilal-i Habeşi “Eşhedü enne Muhammeden Resûlullah" kısmına geldiğinde duraksadı, dayanamadı ağlamaya başladı, aynı şekilde Medine halkıda ağlamaktaydı. Peygamberle geçirdikleri güzel günler aklına gelen Bilal-i Habeşi üzülerek ve ağlayarak güçlükle ezanı bitirdi… Bu ezan Bilal-i Habeşi’nin okuduğu en hüzünlü ezandı… Gönülde peygambere karşı bitmeyen bir bağlılığın ve vefanın dışarı yansımasıydı. Bundan sonra Bilal-i Habeşi bir daha ezan okumadı. 

İslam’a Katkısı

Bilal-i Habeşi köle olmasına rağmen İslam’ı kabul ettikten sonra her zulmü göze alması ve korkusuzca imanını ortaya koyması ile kendisinden sonra gelen Müslümanlara büyük bir örneklik teşkil etmekle beraber İslam’a gönül veren her dava erine zulme karşı izzetli bir duruşu miras bıraktı.

İslam’ın renk, dil, ırk ayrımı yapmadığının, her insana eşit yaklaştığının temsili oldu. Ezanın sesiyle yankılanıp yayılmasına vesile oldu şimdi minarelerde ezan okuyan her müezzin Bilal mesleğini icra etmektedir. Peygamberimizin onayıyla ezana “esseletü hayrun minen nevm” ibaresini ekledi. Allah yolunda cihat ederek İslam’ın yayılmasına katkıda bulundu.

Gördüğü İşkence ve Zulümler

Bir kelime ile bütün kalbi saadeti kazanmış ve aynı söz ile bütün zulmeti başına toplamıştı. İşte bu kutlu sözü ve peygamberi dava La ilahe illallah’ı kalbiyle tasdik etmiş olan Bilal bunu diliyle insanlara izhar etmekten de çekinmemişti.

Kölesinin Müslüman olduğunu duyan Ümeyye B. Halef öfkeyle dolup Bilal-i Habeşi’ye acımasızca işkenceler uyguladı. İzni olmaksızın İslam’a giren Bilal-i Habeşi’yi imanından döndürmek için çölün kızgın kumlarına yatırıp üzerine ağır kayalar koydurdu saatlerce yakıcı güneşin altında bekletti. Hz. Bilal acı çekerken bir taraftan Ümeyye Lat, Menat, Uzzayı gösterip ısrarla putlara iman ettiğini söylemesini istedi. Acı çekmekten yorulan zayıf bedenine rağmen tek bir kelime dökülmekteydi Bilal’in dilinden “Ehad, Ehad.” Bilal’in tavizsiz duruşu Ümeyye ve yandaşlarını daha da kızdırdı. Bilal-i Habeşi’nin boynuna ip bağlayıp çocukların eline verdiler ve boynundaki ipten çekerek arada hakaretler edip, yaralayıcı darbeler indirerek Mekke sokaklarında sürüklediler yine Bilal’in dilinden tek bir kelime çıkıyordu o da: “Ehad, Allah bir “kelimesiydi. Sırtına defalarca kırbaç vurdular. Zalimler Hz. Bilal’e imanından vazgeçmesi için her türlü işkenceyi uyguladılar. Yaşadığı her zulüm, sırtına inen her kırbaç imanına dahada sarılmasına vesile oldu. Sabrı ve sebatı İslam davasına gönül veren her ere örnek oldu.

Bilal-i Habeşi’nin çektiği işkencelere Allah Resulü ’nün canı çok sıkılmaktaydı. Hz. Bilal’e yapılanlara karşı duyduğu üzüntüyü Hz. Ebubekir ile paylaştı. Hz. Ebubekir bu konuşmanın ardından Hz. Bilal’e işkence yapılan alana gitti. Kardeşi için bütün servetini gözünden çıkaran Hz. Ebubekir Hz. Bilal’i satın almak istediğini ve değerinden fazlasını vereceğini söyledi. Dünyayla gönlü kararan Ümeyye parayı duyunca hemen gözleri parladı ve “Al götür” dedi. Hz. Ebubekir gördüğü işkencelerden bitap düşen Bilal’i kollarından tutup kaldırdı. Ümeyye Hz. Ebubekir’in ardından “Ebu Kuhafen’in oğlunu kanırdım 2 ukiyye etmeyen köleyi 7 ukiyyeye sattım” deyince Hz. Ebubekir: “Vallahi yedi değil 70 ukiyye isteseydin benden yine verirdim Bilal için...” diye karşılık verdi. Bilal-i Habeşi din kardeşinin vesilesiyle özgürlüğüne kavuştu.

Ezan Hikayesi

Müslümanları namaza ve felaha çağıran, İslam’ın en büyük simgelerinden biri olan ezan, şöyle bir hadise sonucu sünnetle meşru kılınmıştır. Namazın Müslümanlara farz olmasının üzerine uzun bir zaman geçmesine rağmen namaz vakitlerinin girdiğini işaret edecek bir yol bulunamamıştı. 

 Ashaptan Abdullah b. Zeyd Sa’lebe bir gece rüyasında bazı kelimelerin kendisine söylendiğini gördü bu sözler namaza çağrı için aranan sözlerdi. Abdullah b. Zeyd sabah olunca hemen peygamberimizin yanına gelerek rüyasında gördüklerini anlattı. Aynı rüyayı gören başka bir sahabe daha vardı, Hz. Ömer de aynı rüyayı görmüştü, o da peygamberimize rüyasını anlattı. Bunun üzerine Peygamber efendimiz Hz. Bilal’i yanına çağırdı ve ezanın sözlerini ona öğretti. Bilal-i Habeşi Naccaroğlularından bir kadına ait olan yüksekçe bir evin tepesine çıktı ve tüm Müslümanlara çağrıda bulundu:

“Allâhü ekber, Allâhü ekber

Allâhü ekber, Allâhü ekber (Allah en büyüktür.)

 

Eşhedü en lâ ilâhe illallah

Eşhedü en lâ ilâhe illallah (Ben şahitlik ederim ki Allah’tan başka ilah yoktur.)

 

Eşhedü enne Muhammeden Resûlullah,

Eşhedü enne Muhammeden Resûlullah, (Ben şahitlik ederim ki Muhammed Allah’ın Rasulü’dür.)

 

Hayye ale's-salâh (

Hayye ale's-salâh (Haydi namaza)

 

Hayye ale'l-felâh

Hayye ale'l-felâh (Haydi felaha)

 

Allâhü ekber, Allâhü ekber

Lâ ilâhe illallah

Böylelikle ilk ezan hicertin 1. yılında meşru kılındı ve daha sonrasında ezan okunması amacıyla Mescid-i Nebevi’nin arka kısmında özel bir yer yapıldı. Bilal-i Habeşi ilk çağrıdan sonra peygamberin müezzini oldu ve seferlerde de ezan okudu. Sabah ezanının erken okunmasından dolayı Bilal-i Habeşi namaz uykudan hayırlıdır manasına gelen “es-salâtü hayrün mine’n-nevm” ibaresini sabah ezanına ekledi. Peygamberimiz bu durumdan memnun oldu ve artık her sabah namazında bu ibare tekrarlandı.

Merak Edilen Sorular

İlk iman edenlerden Bilal-i Habeşi hakkında merak edilenler.

İlk Ezan Okuyan Sahabe Kimdir?

Habeşli Hz. Bilal ezanı ilk defa okuyan ve sonrasında seferlerde peygamberin müezzinliğini yapan sahabedir.

Bilal-i Habeşi (r.a) Ezanı Nerede Okudu?

Hz. Bilal peygamberimizden ezanı öğrendikten sonra Medine’de yüksek bir evin tepesine çıkarak ilk ezanı okudu.

Bilal Habeşi (r.a) Kimin Kölesiydi?

Bilal-i Habeşi İslam dinine şiddetle karşı çıkan Mekke müşriklerinden Ümeyye B. Halef’in kölesiydi.

Bilal-i Habeşi Nerede Vefat Etti?

Peygamberimizin vefatından sonra Medine’den ayrılan Bilal-i Habeşi gittiği Şam topraklarında vefat etti. Kabri Şam’ın Babüssağir kabristanlığında bulunmamaktadır. Rabbimizden Bilal’i bir iman ve teslimiyet niyaz etmekteyiz.

Gönüllü Olun İletişime Geçin Furkan TV