Sultan Alparslan Kimdir? Hayatı ve Ölümü
Büyük Selçuklu hükümdarlarından olup, tarihe derin iz bırakan Sultan Alparslan Kimdir? Hayatı ve ölümü hakkındaki bilgileri ve Sultan Alparslan hakkında merak edilen farklı bilgileri de bulabileceğiniz yazımız sizlerle...

Büyük Selçuklu hükümdarlarından olan Horasan Meliki Çağrı Bey’in oğludur. Doğum tarihi bazı kaynaklarda farklı şekillerde verilmiş olsa da sağlam kaynaklara göre 20 Ocak 1029 (1 Muharrem 420)’dur.
Alparslan, bir hükümdar çocuğu olmasından dolayı küçük yaştan itibaren, savaşçı ve liderlik özelliklerini taşıyordu. Babasının küçük yaşta hastalanması üzerine Horasan Selçuklu idaresinde etkin rol aldı. Babasının sağlığında ise Gazneliler’e ve Karahanlılar’a karşı birlikte vermiş oldukları mücadele ve ardından gelen zaferler ile Horasan Selçuklular’ı başta olmak üzere tüm Selçuklu topraklarında saygınlık ve itibar kazandı.
Sultan Alparslan, 1059 yılının Ağustos ayında babası Çağrı Bey’in ölümü üzerine Horasan Meliki oldu. Hanedan arasında da oldukça saygınlık kazanmış olan Alparslan, ileride de Büyük Selçuklu hükümdarlığı için kuvvetli bir adaydı. Babası Çağrı Bey’in ölümünden sonra, Selçuklu hükümdarlığına amcası Tuğrul Bey geçti.
Tuğrul Bey, Çağrı Bey’in son eşi Süleyman’ın annesi ile evlendi. Bu durumda Süleyman, Tuğrul Bey’in üvey evladı konumuna geçmiş oldu. Tuğrul Bey’in hiç evladı olmadığı için, vefatından önce üvey oğlu Süleyman’ı veliaht tayin etti.
Eylül 1063 tarihinde Tuğrul Bey’in ölümü üzerine Selçuklu veziri Amidül-Mülk vasiyet gereği Süleyman’ı tahta çıkararak sultan ilan etti. Ancak Çağrı Bey’in amcazadesi Arslan Yabgu’nun oğlu Kutalmış, birçok emir ve şehzade ile Alparslan, Süleyman’ı yeni sultan olarak kabul etmedi. Kutalmış da taht üzerinde hak talep etti.
Alparslan, Tuğrul Bey’in ölümünden sonra isyan eden emirleri bastırmak için Herat’a gitti. Bu durumu fırsat bilen Kutalmış, kendi adına hutbe okutarak Sultan olduğunu ilan etti. Rey kentinde kendisine karşı çıkanları elli bin kişilik ordusu ile öldürdü. Aynı zamanda dönemin veziri olan Amidül-Mülk’ü de abluka altına aldı.
Bu duruma tanıklık yapan Süleyman, taht kavgasında kendisini zayıf görerek kentten ayrıldı. Şiraz kentine gitti. Süleyman sahneden çekilince vezir Amidül-Mülk, Alparslan’dan yardım istedi ve onun adına hutbe okuttu. Alparslan’ın sultan olmasını isteyen halk ve askerler bu hutbeden memnun kaldı. Bu olaylar cereyan ederken Sultan Alparslan, Herat kentinden ayrılmış Rey kentine geliyordu. Bunun haberini alan Kutalmış, bir savaş çıkacağının farkına vardı ve savaş için hazırlık yaptı.
Kutalmış’ın ordusu ile Sultan Alparslan’ın ordusu, Kutalmış’ın öncesinde akarsuların yönünü değiştirerek çevresini bataklık haline getirdiği Milh Vadisi’nde karşı karşıya geldi. Kutalmış’ın ordusu ne kadar avantajlı durumda olsa da Sultan Alparslan, oğlu Melikşah, eski veziri Nizamülmülk ve ordusu ile birlikte bu savaşın galibi oldu.
Alparslan savaşı kazanınca adına hutbe okunarak Rey kentinde tahta çıktı ve Selçuklu Devleti’nin yeni sultanı oldu. Alparslan’ın sultanlığı, dönemin Abbasi Halifesi Kaim-Biemrillah tarafından da tasdik edildi.
Sultan Alparslan Nereleri Fethetti?
Sultan Alparslan tahta geçtikten hemen sonra Amidül-Mülk’ü azlederek yerine Nizamülmülk’ü vezir olarak tayin etti. Bununla birlikte Sultan Alparslan tüm iç siyaseti eline almış oldu.
Sultan Alparslan İslam’a olan hassasiyeti, adaletli yönetimi, cesur kişiliği ile kendi halkının sevgisini kazanırken çok sayıda önemli fetihler yapmıştır. Sultan olduktan sonra iki ay içerisinde hazırlık yaparak Şubat 1064’te Rum Gazası adı verilen batı seferine çıktı. Batı’da önemli fetihler yapan Selçuklu Devleti, Orta Asya’da sıkıntı içinde olan Türk -İslam toplulukları için bir sığınma kapısı olmuştur. Hristiyan hakimiyetinde olan Anadolu’ya Müslüman Türkleri yerleştirerek Anadolu’nun hakimiyetini daha kolay elde etme yolunu sağlamış oldu.
Çok sayıda sefer düzenleyen Sultan Alparslan, Doğu Anadolu Bölgesine yapmış olduğu seferlerle birçok yeri hakimiyeti altına aldı. Sultan Alparslan o sıralarda Bizans’ın elinde olan ve zaptı mümkün görülmeyen Ani kalesini kuşattı. Bir aydan daha fazla süren ağır savaşların ardından şehir, Selçuklu Devleti’nin eline geçti. Fethedilmesi imkânsız gibi görünen Ani kalesinin Müslümanlar tarafından alınması Doğu’da ve Batı’da büyük yankı uyandırdı. Sultan Alparslan’a bu fetihten sonra halife tarafından Ebul Fetih yani Fethin Babası ünvanı verildi.
Sultan Alparslan’ın asayiş için başlattığı Doğu Seferleri ile Hazar Denizi’nden Taşkent’e kadar olan toprakların büyük bir bölümü savaşsız Selçuklu topraklarına katıldı. Sultan Alparslan, İslamiyet’i kabul etmeyen Türk ve Moğollar ile iş birliği içerisinde olup kervanlara saldıran Türkmenleri de bozkırlara doğru püskürttü. Ayrıca Cend hanının topraklarını Melikşah’ın hükmü altında Selçuklu Devleti’ne bağlayarak seferini tamamladı.
Sultan Alparslan Horasan’a döndükten sonra oğlu Melikşah’ı veliaht tayin etti ve tüm Selçuklu topraklarında onun adına hutbe okuttu.
Sultan Alparslan, Tiflis dahil Kartli, Şirak, Vanand, Nig, Gugark, Arrân ve Gence gibi Azerbaycan’ın çeşitli bölgelerinde hüküm sürmekte olan küçük prenslikler ile Şeddâdî emîrlerini de Selçuklu hâkimiyetine aldı.
Sultan Alparslan Kafkasya ve Doğu Anadolu‘ya iki sefer yaptı ve ikisi de yarım kaldı. Buna rağmen Müslüman Türkler Anadolu’da ilerlemeye devam etti.
Bizans’la Savaşı
Anadolu’nun hızla ellerinden gittiğini gören Bizanslılar, 1068 yılında dul imparatoriçe ile evlenerek tahta geçen Romanos Diogenes’e kurtarıcı gözüyle bakıyorlardı. Daha önce Balkanlar’da Peçenekler’e karşı kazandığı galibiyetlerden dolayı başarılı bir kumandan olduğunu kanıtlayan Romanos Diogenes, 1068 yılının baharında büyük kısmı ücretli askerlerden oluşan bir ordu ile Anadolu seferine çıktı.
Ordu büyük bir başarı elde edemeden Bizans’a geri döndü. Daha sonra Bizans, Anadolu üzerine iki sefer daha düzenledi fakat Bizans ordusu büyük başarı elde edemeden geri döndü. Müslüman Türklerin Anadolu’da ilerleyişinin devam etmesi üzerine Diogenes, bu meseleyi kökünden halletmek üzere kalabalık ve çok mükemmel donanımlı bir orduyla, yalnız Anadolu’yu akıncılardan temizlemek değil, İran içlerine yürüyerek Selçuklu başkentini de ele geçirmek niyetiyle 13 Mart 1071 tarihinde dördüncü seferine çıktı. Sultan Alparslan bu sırada Suriye ile meşguldü. Bizans’ın iki yüz bin kişiye varan ordu ile Anadolu üzerine geldiğini öğrenen Sultan Alparslan artık son sözün söyleneceği bir savaşın kaçınılmaz olduğunu anladı. Çeşitli savaş hazırlıkları gören Sultan Alparslan ordusu ile Anadolu’ya yöneldi.
26 Ağustos 1071 Cuma günü Malazgirt ovasında iki ordu karşı karşıya geldi. Bu savaş, gerçekten son sözün söylendiği bir savaş oldu. Teçhizat ve sayı bakımından Selçuklu ordusundan daha iyi olan Bizans ordusu mağlup oldu. Savaşa, sahip olduğu iman gücü ile giren Sultan Alparslan kazandığı bu kutlu zafer ve ordusuna söylediği şu sözler ile tarihe adını yazdırdı. "Ey askerlerim bugün ben de sizlerden biriyim. Ya amacıma ulaşırım ya da şehit olarak cennete giderim. Şimdi burada ne emreden bir Sultan ne de emir alan asker var. Bugün ben de sizlerden biriyim ve sizinle beraber savaşacağım. Eğer bu savaş meydanında ölürsem bu beyaz elbisem benim kefenim olsun."
Selçuklu Devleti’nin Sultan Alparslan komutasındaki ordusu ile elde ettiği ve Malazgirt Zaferi olarak tarihe geçen bu büyük zafer, Müslüman Türkler’e Anadolu kapılarını açarak dünya tarihinin akışını değiştirdi.
Sultan Alparslan'ın Ölümü
Karahanlılar’ın Büyük Selçuklu topraklarına saldırılar düzenlemesi üzerine Sultan Alparslan, bu saldırıları önlemek için iki yüz bin kişilik ordusu ile 1072’nin Eylül ayında Türkistan’a sefere çıktı.
Sultan Alparslan ve ordusu bu seferde Barzam kalesini ele geçirdi. Bu sırada kale kumandanı olan Yusuf Harizmi’nin çizmesine sakladığı küçük bir hançer ile yaralanan Sultan Alparslan, dört gün tedavi görmesine rağmen kurtarılamadı.
Arap ve Bizans tarihçileri ittifakla Sultan Alparslan’ın çok cesur, yiğit, kudret ve azamet sahibi bir kişiliğe sahip olduğunu belirtmiştir. Ayrıca heybetinin yanında adaleti ile de ün yapmıştır. Affedici ve müsamaha sahibi ve de çok dindardı. Dinî hükümlerin doğru ve tam sadakatle uygulayıcısı olarak tanınıyordu.
Sultan Alparslan Sözleri
- Size öyle bir vatan aldım ki ebediyen sizin olacaktır!
- "Ey askerlerim bugün ben de sizlerden biriyim. Ya amacıma ulaşırım ya da şehit olarak cennete giderim. Şimdi burada ne emreden bir Sultan ne de emir alan asker var. Bugün ben de sizlerden biriyim ve sizinle beraber savaşacağım. Eğer bu savaş meydanında ölürsem bu beyaz elbisem benim kefenim olsun.’’
- Allahım! İslam’ın sancaklarını yükselt ve hayatlarını Sana, kulluk için esirgemeyen mücahidlerini yalnız bırakma!
- Ben nefsimi Allah'a adadım. Benim için şehadet de muzaffer olmak da bir saadettir. Zaferi kazanırsak istikbal bizimdir.
- Savaşı seviyorum, çünkü sonunda zafer var.
- Biz ne kadar az olursak olalım, onlar (Bizanslılar) ne kadar çok olurlarsa olsunlar, bütün Müslümanların minberlerde bizim için dua ettikleri şu saatte kendimi düşman üzerine atmak istiyorum.
Sultan Alparslan Hakkında Merak Edilenler
Sultan Alparslan'ın Mezarı Nerede?
Sultan Alparslan’ın mezarı kesin bilinmemekle beraber Türkmenistan’ın Merv şehrinde olduğu tahmin edilmektedir.
Sultan Alparslan’ın Babası Kimdir?
Sultan Alparslan’ın babası Çağrı Bey’dir.
Sultan Alparslan Eşi
Sultan Alparslan’ın iki tane eşi olmuştur. Bunların isimleri Seferiye Hatun ve Aka Hatun’dur.
Sultan Alparslan'ın Torunları
Sultan Alparslan’ın, oğlu Melikşah’tan olan torunları dört tanedir. Bunların isimleri; Mahmud, Berkyaruk, Muhammed Tapar ve Sencer’dir.
Sultan Alparslan'ın Oğlu Olan Selçuklu Hükümdarı kimdir?
Sultan Alparslan’dan sonra, küçük yaşta yanında seferlere götürdüğü oğlu Melikşah Selçuklu hükümdarı olmuştur.