Whatsapp İletişim Hattı
Menü

Hz. Fatıma Kimdir? Hayatı ve İbretlik Evliliği

Peygamber ocağının son çiçeği, iffet ve edep timsali, Peygamberin soyunu devam ettiren nur yumağı, cennet hanımlarının efendisi, efendimize en çok benzeyen kızı Hz. Fatıma’nın hayatı ve ümmetin hanımlarına örnekliği, Allah’ı razı etme yolunda geçirdiği hayat ve mücadelesini hep birlikte analım…

24 Nis 2025
Hz. Fatıma Kimdir? Hayatı ve İbretlik Evliliği

Hz. Fatıma(r.anh) peygamber efendimizin kızlarından en küçük olanıdır. Bi’setten bir önceki yıl doğduğu rivayet edilmekle beraber bazı tarih araştırmacılarına göre Kureyş’in Kâbe’yi yeniden inşa ettiği sırada Mekke’de doğdu. “Sütten kesilen bebek” manasına gelen Fatıma ismiyle isimlendirildi. Bunun yanında el değmemiş, göz değmemiş manasında “Betül”, nur yumağı, aydınlık yüzlü manasında “Zehra” lakabıyla anılmıştır. Hz. Hatice’nin isimlerinden temiz ve pak manasındaki “Tahire” lakabı kendi gibi tertemiz, edep timsali olan kızı Hz. Fatıma’ya da verildi.

Hz. Fatıma doğduğu zaman peygamber efendimiz: “Bu babasının annesidir. Ona annemin ismini koyacağım” dedi. Peygamberimiz böyle diyerek annemden sonra annem dediği Fatıma Binti Esed’i kastetmekteydi. Hz. Fatıma efendimizi anne sevgisi ve muhabbetiyle sevdiğinden dolayı kendisine “ümmü ebiha” yani “babasının annesi” lakabı verildi. Peygamberimiz Hz. Fatıma’yı çok severdi Hz. Fatıma küçükken onun elinden tutar ve Mekke sokaklarında gezerdi. Efendimiz Hz. Fatıma içeri girince ayağa kalkar, onun ellerini elinin arasına alır öperdi. Peygamber efendimiz bir sefere çıkacağı vakit herkesle vedalaşır en sona Hz. Fatıma’yı bırakırdı yine sefer dönüşü ilk Hz. Fatıma’nın yanına uğrardı. Peygamber efendimiz Hz. Fatıma’ya olan sevgisini şu sözlerle ifade etmektedir: “Fatıma benden bir parçadır. Onu üzen beni üzmüş olur onu sevindiren beni sevindirmiş olur” Aynı şekilde Hz. Fatıma’da babasını çok sevmekteydi sürekli Peygamberimizi takip edip ve her türlü zorlukta babasının yanında olmaya gayret ederdi.

Hz. Fatıma Hayatı

Peygamber evinin çiçeği Hz. Fatıma’nın çocukluk dönemi ile ilgili elimizde çok bir bilgi bulunmamakla birlikte birkaç hadise rivayet olunmuştur. Bunlardan bazıları şöyledir.

Müslümanlar için zorlu bir dönem olan Mekke döneminde müşrikler alabildiğine Müslümanlara zulmetmekte, onları aşağılamakta ve imanlarından döndürmeye çalışmaktaydı. Hep babasının arkasında olan, yanından ayrılmayan Hz. Fatıma da o dönemde peygamberimizin uğradığı baskı ve zulümlere bizzat şahit olmuştur. Bir gün peygamber efendimiz Kabe’de namaz kılarken secdeye gittiği bir anda azılı müşriklerden biri elindeki deve işkembesini peygamberimizin üzerine döktü. Bunu gören Hz. Fatıma ağlayarak babasının yanına geldi ve üzerindeki pislikleri temizledi. Peygamber efendimiz ellerini Rabbine açtı ve: “Allah’ım Kureyş’ten olan bu topluluğu yaptıklarından dolayı sana havale ediyorum” diyerek duada bulundu.

Hz. Fatıma babasına yapılan zulümlere dayanamıyordu. Bir gün yine efendimiz Mescid-i Haram’da namaz kılarken Mekkeli müşrikler etrafını sardı ve “şunları, şunları söyleyen sen değil misin?” diyerek peygamberimize bağırmaya başladılar. Müşriklerden biri efendimizin yakasını tuttu ve sarsmaya başladı. Babasına yapılanları gören Fatıma üzüntü ve korkuyla titremeye başladı ve bayıldı. Peygamber efendimiz bu olanlar karşısında onurlu, davasından emin bir duruş sergiledi ve: “evet bunları söyleyen benim” buyurdu. Bu sırada olayı gören Hz. Ebubekir: “Rabbim Allah dediği için bir adamı mı öldüreceksiniz?” diyerek müşrikleri efendimizin yanından uzaklaştırdı.

Zulüm ve işkencenin içinde yeşeren bir güldü İslam… İslam gülünün açılması için Müslümanlar birçok cefaya katlandı. İslam’ın sedası en gür seda olsun diye canlarını, mallarını, evlatlarını fedaya hazır, doğduğu şehri geride bırakacak kadar vefalı ve sadık bir nesille bu günlere ulaştı İslam… 

 Öyle bir dönem ki kim “Rabbim Allah” dese Mekke müşriklerinin önde gelenlerini karşısına alırdı. Tüm kâinatın Meliki olan Allah, hayatını davasına adamış bir peygamber ve bu davaya gönülden bağlılar karşısında hiçbir müşrik duramadı. Zulüm ve işkenceler Müslümanların imanlarına sımsıkı sarılmalarına vesile oldu.

Müşrikler Müslümanları davalarından döndüremedikçe daha da azgınlaşıp zulümlerini arttırıyorlardı. Boykot dönemi birçok Müslümanları ağır bir şekilde etkiledi ve bunun üzerine peygamber efendimiz Medine’ye hicret etme kararı aldı. Hz. Fatıma’da her zamanki gibi babasının yanında yer aldı ve Hz. Sevde, kardeşi Ümmü Gülsüm ile Hz. Ebubekir’in ailesi eşliğinde Medine’ye hicret etti.

Hz. Fatıma babasını bir gölge gibi takip ediyordu adeta… Uhud savaşında peygamberimiz efendimizin öldüğü haberi yayılmaya başlayınca Hz. Fatıma savaş meydanına doğru koştu ve peygamberimizin kanlar içerisinde olduğunu gördü. Hz. Ali’nin kalkanıyla getirdiği su ile efendimizin yüzündeki kanları ve yarasını temizledi. Hz. Fatıma peygamberimizin son nefesine kadar her daim yanında, onunla aynı çile ve zorluklara talip oldu.

Peygamber efendimiz zorluklarla dolu mübarek ömrünün sonlarına doğru yaklaşmıştı. Ölüm döşeğindeyken kıymetlisi Fatıma sürekli babasını ziyarete geldi ve efendimizi yalnız bırakmadı. Bir gün yine Hz. Fatıma efendimizi ziyarete geldi ve efendimiz Hz. Fatıma’yı yanına çağırdı ve kulağına bir şeyler fısıldadı bunun üzerine Hz. Fatıma ağlamaya başladı sonra efendimiz ikinci defa Hz. Fatıma’nın kulağına bir şeyler daha fısıldadı bu kez de gülmeye başladı. Hz. Aişe olayı anlamak amacıyla Hz. Fatıma’ya ilk başta neden ağladığını ve hemen ardından neden güldüğünü sorunca Hz. Fatıma sebebini anlattı. Peygamberimiz Hz. Fatıma’nın kulağına ilk fısıldadığında her yıl Cebrail ile Kur’an’ı bir defa hatmettiklerini bu yıl ise Cebrail (a.s)’ın iki defa geldiğini bunun da vefatına işaret ettiğini söyledi Hz. Fatıma dayanamadı ve göz yaşlarına boğuldu ikinci defa da vefatından sonra kendisine ilk kavuşacak kişinin Hz. Fatıma olduğunu söyleyince bu defa da gülmeye başladı peygamberin kıymetlisi… 

Sonu peygambere kavuşmak olan bir ölüm ancak babasının çiçeği Fatıma tarafından sevinçle karşılanırdı. Öyle bir kavuşma ki bu uğruna bütün her şeyden vazgeçilebilirdi. Dünya hayatında babasını takip eden, bir an olsun yanından ayrılmayan Hz. Fatıma efendimizin vefatından sonra da yine babasını takip etti ve çok geçmeden dünya hayatına gözlerini kapadı.

Hz. Fatıma Vefatı

Peygamberimize çok düşkün olan Hz. Fatıma babasının vefatından çok etkilendi. Hz. Fatıma’nın kalbindeki acı ve hüzün kelimelerine yansıdı.  İsyana varmadan yüreğindeki yangını anlatan mısralar döküldü dilinden…

“Ey mekânı Firdevs olan babam…”

“Cebrail’den ölüm haberini alan babam…”

“Ey Rabbine kendisinden daha yakını bulunmayan babam…”

“Ey Allah’ın davetine koşarak giden babam…”

Peygamberimizi kabre koyup üzerini toprakla kapatmaya başladıklarında “Gönlünüz nasıl razı oluyor Allah’ın Resulü ’nün üzerine toprak atmaya?” diyen Hz. Fatıma bu sözleriyle kalbinde sevgisi fazlasıyla yer eden babasının gidişine üzüntüsünün ne kadar büyük olduğunu gözler önüne serdi. Hz. Fatıma babasına karşı muhabbeti fazlaca olmasına ve vefatı kendisini yaralamasına rağmen hiçbir şekilde isyana gitmemiş, kendinden geçmemiş ve yas tutarken bile Allah’ın sınırlarını korumuştur. Bu vedadan sonra Hz. Fatıma’nın yüzünden babasını kaybedişin hüznü hiç eksik olmadı. Peygamberimizin vefatının üzerinden henüz altı ay geçmişti ki Hz. Fatıma’da hastalanıp yatağa düştü. Hastalık Hz. Fatıma’yı yordu, ölümün esintileri ve sevgiliye hasret Hz. Fatıma’yı sarmıştı vefat edince bedenini kimsenin görmemesi için kendisini gece defnetmelerini vasiyet etti.

İffet ve edep timsali Hz. Fatıma vefatına yaklaştığı bir gün yanında bulunan Esma b. Umeys’e: “Öldüğüm zaman beni erkeler arasına perdesiz çıkaracaklarını düşününce çok utanıyorum” dedi. O zamanlar tabut yerine kadınları sadece kefene sarıp öyle defnediyorlardı. Bunun üzerine Hz. Esma Habeşistan’da cenazelerin hurma dalından yapılan bir tabutta taşındığını söyledi bunu öğrenen Hz. Fatıma kendisine bir tabut yapılmasını istedi. Hastalığı her geçen gün şiddetlenen Hz. Fatıma çocuklarının içinde bulunduğu sancılı hali görmesini istemediği için çocuklarının dışarı çıkarılmasını istedi. Hz. Fatıma’nın yanına gelen Ümmü Rafi ve Hz. Esma kendisine abdest aldırdı. Yalnız kalmak isteyen Hz. Fatıma Rabbine dua ve niyazlarda bulunarak 3 Ramazan 11(22 Kasım 632) tarihinde sıkıntılı dünya hayatına gözlerini yumdu. Peygamberimizin vefatından beş buçuk ay sonra Hz. Fatıma’da Rabbine iltica etti

Hz. Fatıma Özellikleri

Efendimizin kıymetlisi Hz. Fatıma peygamberi bir eğitimden geçti ve tüm Müslüman kadınlara örnek olacak bir hayat sergiledi. Her daim peygamberin izinden giden, her meselede efendimize danışan, sürekli Allah’ın rızasını kazanma gayreti içinde olan Hz. Fatıma örnek şahsiyeti ile cennet hanımlarının seyyidesi olmuştur. Duruşuyla, yürüyüşüyle, gülüşüyle ve mücadelesiyle peygamberi hatırlatan Hz. Fatıma’nın güzel ahlakını birkaç misalle özetleyelim.

Karakteri

Hz. Fatıma efendimiz gibi güzel ahlakta ümmetin kadınlarına örnek oldu ve her konuda İslami bir duruş sergiledi. 

Hz. Fatıma iffet, haya ve izzet-i nefis numunesidir. Öyle ki vefatına yakın bedenini kimse görmesin diye kendisini gece defnetmelerini istedi, ölürken bile hayanın gereğini yerine getirdi Hz. Fatıma… Bugün diri bedenler her hallerini mahremlerine teşir etmekte, ümmetin kadınları fıtratlarındaki iffet ve hayayı yitirmektedirler. Ümmetin hanımlarının bu vahim durumu karşısında yeniden Fatıma-i bir iffetle dirilmemiz elzemdir.

Hz. Fatıma cömert ve kanaatkâr olmasıyla da bizlere örnek oldu. Peygamber kızı olduğu, istese bütün imkanlar önüne serileceği halde mütevazi ve kanaatkâr bir hayatı tercih etti. Evlenirken çeyizi sade birkaç parça eşyadan oluşmaktaydı. Kapılarına gelen fakiri eli boş göndermezlerdi bundan dolayı Hz. Ali ile iftar etmeden üst üste oruca niyetlendikleri günler oldu. Bugün sahip olunan mal ve imkanlar insanları tatmin etmemekte ve hep daha fazlasına sahip olmak istemektedirler. Toplumun fakir kesimi gözetilmeyip, zengin-fakir arasındaki yaşam farkı hayret verici derecede artmaktadır. İslam’ın öğretisiyle büyüyen Hz. Fatıma ve eşi Hz. Ali ölümlü dünyanın nimetlerini gözlerinde büyütmemiş ve kendi geçimliklerinden vermek suretiyle de olsa fakir ve düşkünleri gözeterek bugünün git gide bencilleşen insanlarına büyük bir örneklik teşkil etmişlerdir.

Hz. Fatıma her konuda efendimize başvurur, sonuç ne olursa olsun Allah ve Resulü ’nün emrine gönülden boyun eğer ve teslim olurdu.  Ev işlerine gücünün yetmediği, çok zorlandığı bir gün Hz. Peygambere giderek kendisine ev işlerinde yardımcı olacak bir hizmetli vermesini istedi. Bunun üzerine peygamber efendimiz her gece yatmadan önce otuz üç defa Subhanallah, otuz üç defa Elhamdülillah ve otuz üç defa da Allah-u Ekber demesini, bu sözleri söylemenin kendisi için bir hizmetliden daha hayırlı olacağını söyledi. Bunun üzerine Hz. Fatıma Allah Resulü ’nün nasihatine uydu ve her gece söylediği zikirleri yaptı.

Hz. Fatıma cesur ve yiğit bir hanımdı. Uhud savaşında askerlere yemek ve su taşıdı. Peygamberimizin yaralanması üzerine savaş meydanına atıldı ve efendimizin yarasını tedavi etti. Peygamberimiz Kabe’de müşriklerin işkencesine maruz kalırken küçük olmasına rağmen korkusuzca babasının yanında yer aldı. Hz. Fatıma küçük yaştayken bir gün yolda Ebu Cehil ile karşılaştı. Ebu Cehil Hz. Fatıma’ya yaklaşarak efendimiz hakkında hakaretlerde bulundu. Bu çirkin sözlere dayanamayan Hz. Fatıma cesur ve korkusuzca cevabını verdi. Bunun üzerine öfkesi daha da artan Ebu Cehil peygamberin kıymetlisine tokat vurma cüretini gösterdi. Karşısında Mekke’nin azılı müşriklerinden Ebu Cehil olmasına rağmen babasının kızı Hz. Fatıma cesaretle karşılık verdi.

Fiziksel Özellikleri

  Hz. Fatıma beyaz bir simaya sahipti. Bu yüzden “yüzü parlak kadın” manasına gelen Zehra ismiyle de çağrılmıştır. Hz. Aişe karanlık bir gecede Fatıma’nın yüzünün aydınlığıyla iğneye iplik geçirdiğine dair bir rivayette de bulunmuştur. Kalbinin ve ahlakının güzelliği yüzüne yansıyan Hz. Fatıma’nın fiziksel özelliği hakkında çok fazla rivayet bulunmamaktadır.

Hz. Fatıma ve Hz. Ali'nin Evliliği

Hz. Fatıma evlilik çağına geldiğinde sahabeler peygamberimizle akraba olmak için kapısını çaldı, Hz. Fatıma’ya talip oldular. Hz. Fatıma’ya talip olanlar arasında Hz. Ömer ve Hz. Ebubekir de bulunmaktaydı. Peygamber efendimiz Hz. Ömer ile Hz. Ebubekir’e: “Hz. Fatıma’yı nikahlamak için Allah’tan bir işaret gelmedi” buyurdu. Bu arada Hz. Ali’de Hz. Fatıma’ya talip olmak istemekte fakat önde gelen sahabeler Hz. Fatıma’ya talip olmuşken onların yanında kendisi de peygambere gitmeye ve kızına talip olmaya çekinmekteydi. Çevresindekiler Hz. Ali’yi peygamberimizin yanına gitmesi için ısrar ettiler. Bunun üzerine Hz. Ali peygamberimizin yanına gitti fakat utandığı için eve giremedi. Peygamber efendimiz Hz. Ali’nin utandığını fark edince eve davet etti. Peygamberimiz Hz. Ali rahatlasın diye birkaç soru sordu Hz. Ali: “Allah ve Resulü ne diyorsa öyle olsun” diye cevap verdi. Peygamber efendimiz kıymetlisi Hz. Fatıma’ya Hz. Ali’nin kendisine talip olduğunu ve kendisinin bu konu hakkında ne düşündüğünü sordu. Efendimiz o dönemde eşine az rastlanır bir şekilde kızı Fatıma’nın da görüşünü aldı. İffet timsali Hz. Fatıma susarak evet cevabını verdi. Bunun üzerine peygamber efendimiz Hz. Fatıma’nın Hz. Ali ile nikahlanacağını insanlara duyurdu.

Hz. Ali evlenirken mehir verecek kadar bile malı yoktu kendisine Bedir Gazvesinden kalan zırhını sattı ve Hz. Fatıma’ya mehir verdi ve nebevi eğitimden geçmiş olan iki güzel insan Allah yolunda, dünya imtihanında birbirlerine yoldaş oldular. Hz. Fatıma’nın çeyizi kadife bir yorgan,3 adet minder, 2 tane döşek, 1 deri yüzlü yastık,1 koç postu, 1 adet topraktan su testisi, 1 adet elek, 1 su tulumu, 2 adet yemen işi elbise, 1 meşin su bardağı, 1 adet hurma yaprağından örülü sedir,2 el değirmeni ve 2 adet çömlekten oluşmaktaydı. Gösteriş ve şatafattan uzak, kanaatkâr bir hayatı seçen Hz. Fatıma hasırın üzerinde yatan, açlıktan karnına taş bağlayan babasının kızıydı işte… Allah’ın rızası dünyalık her şeyden daha kıymetliydi peygamber çiçeği Fatıma için… Hayatının her alanında Allah’ın rızasını kazanma aşkıyla dolu bir hayat Hz. Fatıma’nın hayatı… Hz. Fatıma evlendikten sonra iki yıl kadar peygamberimizin annemden sonra annem dediği kayınvalidesi Fatıma bint Esed ile yaşadı. Vefanın gereğini yerine getirdi Hz. Fatıma zira peygamber efendimiz yetim ve öksüz bir çocuk iken onu anne şefkatiyle saran, peygambere ana olan Fatıma’ya karşı bir vefa göstergesi...

Bugün son derece lüks bir yaşantının içinde huzursuz ve mutsuz bir hayat yaşıyor insanlar hatta lüks bir ev için birbiriyle huzursuz oluyor aileler…Parayla satın alınanlar, parayla satın alınamayacak değerde olan huzuru ve aile saadetini zedelemekte ve evlilikler darbe almış bir şekilde başlamaktadır. Hz. Ali ve Hz. Fatıma’nın evlilikleri kanaat ve rıza üzerine kurulan mutlu bir evlilikti bu yüzden sofralarında yiyecek yemekleri olmasa da gönüllerindeki teslimiyet ve kanaat, yuvalarındaki mutluluk yetmekteydi onlara. Her evlilikte olduğu gibi onların evliliğinde de bazı sıkıntılar oldu fakat Allah korkusunun kalplerine yerleştirdiklerinden ve Allah Resulü’nün nasihatlerinden dolayı olaylar büyümeden halloldu.

Bir gün Allah Resulü kızını ziyarete gitmişti. Hz. Ali’yi evde göremeyince kızına:

“Amcamın oğlu nerededir?” diye sordu. Hz. Fatıma da:

“Aramızda bir anlaşmazlık oldu o sebeple çıkıp gitti.” cevabını verdi. Bunun üzerine peygamber efendimiz dışarı çıktı ve Sehl İbn Sa’d’ı Hz. Ali’yi bulması için gönderdi. Sehl İbn Sa’d Hz. Ali’nin mescitte uyuduğunu peygamberimize haber verdi. Efendimiz mescide doğru gitti ve Hz. Ali’nin toprak üzerinde uyuduğunu görünce “kalk Ey Ebu Turab” diyerek seslendi.  Damadının yüzündeki tozları mübarek eli ile sildi ve Hz. Ali’yi kaldırıp eve götürdü.

Peygamber efendimiz Hz. Ali ile Hz. Fatıma’yı çok seviyordu. Bir gün Hz. Ali ile Hz. Fatıma “Hangimiz Allah Resulü’ne daha sevgilirdir?” diyerek konuşuyorken içeriye Allah Resulü girdi. Hz. Fatıma: “Ey Babacığım sizin yanınızda hangimizin daha sevgili olduğu hakkında konuşuyorduk” dedi. Bunun üzerine peygamber efendimiz kızı ve damadına karşı şu manalı sözleri söyledi:

Babanın evladına duyduğu tabii sevgiden dolayı kızım sen bana Ali’den daha sevgilisin. Fakat Ali de gözümde senden daha kıymetli ve çokça izzet sahibidir” buyurdu. Her ikisinin sevgisi de ayrı ayrı yer etmişti efendimizin kalbinde… Peygamberimizin soyu kendisine en çok benzeyen, cennet hanımlarının efendisi, iffet ve haya timsali olan kızı Hz. Fatıma’dan devam etmiştir. Nübüvvet evinin iki güzel talebesi Hz. Ali ve Hz. Fatıma’nın evliliğinden Hasan, Hüseyin, Muhsin adında üç erkek, Ümmü Gülsüm ve Zeynep adında da iki kız çocuğu dünyaya geldi.

Peygamber efendimiz kızı ve damadına duyduğu sevgiyi torunlarına da duymakta ve torunlarını da çok sevmekteydi. Efendimiz namaz kıldığı zaman torunları Hasan ve Hüseyin sırtına çıkarlardı. Bir gün yine torunları efendimizin sırtına çıkmışlardı etraftakiler müdahale etmek isteyince karışmamaları içi işaret etti namaz bitiminde torunlarını kucağına alan efendimiz: “Kim beni seviyorsa, bunların ikisini de sevsin” buyurdu.

Hz. Fatıma ile İlgili Hadisler

Peygamber efendimizin kıymetlisi Hz. Fatıma’ya dair söylediği güzel sözlerden bazıları şöyledir:

  • “Fâtıma benden bir parçadır, onu memnun eden her şey beni de memnûn eder. Onu üzen her şey beni de üzer. (Müslim, “Fezâilü’s-sahâbe”, 94; Buhârî, “Fezâilü ashâbi’n-Nebî”, 16)
  • “Bana melek gelerek Fâtıma’nın cennetliklerin hanımefendisi olduğunu müjdeledi” demiş (Hâkim, III, 151)

Hz. Fatıma’dan da 18 tane hadis-i şerif rivayet edilmiştir. Hz. Fatıma’dan rivayet edilen hadislerin tamamı Kütüb-i Sitte’de yer almaktadır. Peygamberimizin vefatından çok geçmeden kendisi de hastalanıp vefat ettiği için çok rivayet edememiştir.

Merak Edilen Sorular

Peygamberimizin kıymetlisi Hz. Fatıma hakkında merak edilenler sizlerle…

Hz. Fatıma Kimdir, Kısaca Hayatı Nasıldır?

  • Fatıma peygamber efendimizin kızlarından en küçük olanıdır.
  • Peygamberimize çok benzemesiyle bilinir öyle ki bazen arkasından gören kendisini efendimiz zannederdi.
  • Fatıma yüksek bir ahlaka sahip olmasıyla birçok konuda Mümin kadınlara örnek oldu.
  • Fatıma efendimizin zor anlarında yanında ve destekçisi oldu.
  • Fatıma annesi Hatice’nin ölümünden sonra küçük yaşından itibaren babasının işine koşturduğu ve efendimizi anne şefkatiyle koruyup kolladığı için “Babasının Annesi” lakabı efendimiz tarafından kendisine verildi.
  • Fatıma efendimizin eğitiminden geçen, kardeşim dediği Hz. Ali ile evlendi.
  • Peygamberin soyu kıymetli kızı Hz. Fatıma’dan devam etti.
  • Peygamberimizin vefatından 6 ay sonra Hz. Fatıma dünyaya gözlerini kapadı.

Hz. Fatıma Kaç Yaşında Evlendi?

Hz. Fatıma’nın evlilik yaşı ile ilgili farklı rivayetler bulunmaktadır. Bazı kaynaklarda Hz. Fatıma’nın evlenirken 15 yaşında olduğu rivayet edilirken bir kısım kaynaklarda 18 veya 19 yaşlarında olduğu rivayet edilmektedir. O günün Arap toplumunda Hz. Fatıma’nın yaşı evlilik için ideal bir yaş sayılmaktaydı. Dönemin Arap kültüründen kaynaklı bugün erken görülebilecek bir yaş grubunda evlilikler normal bir şekilde gerçekleşmekteydi.

Hz. Fatıma’nın Mehri Ne Kadardır?

Hz. Ali evleneceği zaman mehir verecek kadar bile malı bulunmuyordu. Kendisine Bedir Savaşı’ndan ganimetten pay olarak verilen zırhını sattı ve bir rivayete göre de devesini ve bazı eşyalarını sattı ve 450 dirhem gümüş civarında bir miktar Hz. Fatıma’ya mehir olarak verdi.

 Hz. Fatıma’yı Kim Yıkadı?

Hz. Fatıma vefat ettiği zaman Hz. Ali yıkadı. Başka bir rivayette vücudunu kimse görmesin diye Hz. Ali ile son zamanlarında yanında olan Hz. Ebubekir’in eşi Esma bint Umeys’in yıkadığı da zikredilmektedir.

Hz. Fatıma’yı Kim Öldürdü?

Hz. Fatıma peygamberimizin vefatına dayanamamış ve kısa bir süre sonra kötülemiş ve hastalanmıştı. Hastalığının ilerlemesi sonucu ağırlaşan Hz. Fatıma peygamberimizin vefatından 6 ay kadar sonra vefat etmiştir.

Fatma Ana Mezarı (Kabri) Nerededir?

Hz. Fatıma vefat ettiğinde cenaze namazını Hz. Ali ve Hz. Abbas kıldırdı. Hz. Fatıma vasiyeti üzere geceleyin Hz. Ali, Hz. Abbas ve oğlu Fazl tarafından Cennetü’l Baki’ye defnedildi.

Gönüllü Olun İletişime Geçin Furkan TV