Huneyn Savaşı Nedenleri, Sonuçları ve Önemi
Huneyn Savaşı nedenleri ve önemi nedir? Adına ayet inen Huneyn Gazvesi'nin sebepleri, neler yaşandığı ve sonuçlarını bu yazımızda bulacaksınız.

Kur’an’da adının geçtiği ikinci gazve olan, adına Hevazin Gazvesi de denilen Huneyn Savaşı hakkında merek edilen bilgilere bu yazımızla ulaşabilirsiniz. Allah’ın Müslümanları açık bir şekilde desteklediğini ayetleri ile bildirdiği Huneyn Gazvesi esnasında neler yaşandı? Müslümanların aleyhinde ilerleyen Huneyn Muharebesi nasıl oldu da Müslümanların galibiyeti ile sonuçlandı? İslam tarihinde önemli bir yere sahip olan Huneyn Savaşı ne zaman, kimler arasında yapıldığı, önemi ve daha fazla bilgi ile yazımız sizlerle.
Huneyn Savaşı’nın Sebebi Nedir?
Hevazin Kabilesi, Mekke ile Necid arasında ve Yemen’e kadar uzanan bölgelerde yaşayan bir topluluktu. Kureyş’ten sonra o bölgede hüküm süren en etkili kabile Hevazin Kabilesi’ydi. Kureyş ile aralarında öteden beri bir rekabet vardı. Kureyş kabilesine mensup olan Efendimiz (sav)’e ve onun getirmiş olduğu İslam Dini’ne de düşmanlardı. İslamiyet’in kökünü kazımak için gün bekliyorlardı.
Efendimiz(sav), Hevazin Kabilesi’ne mensup bazı grupların Hudeybiye Antlaşması’nın yol emniyeti ile hükümlerini bozmalarından dolayı bu topluluk üzerine seriyyeler gönderdi. Buna rağmen Hevazin tehlikesi ortadan kaldırılamadığı için Hevazin Kabilesi, Kureyş’ten sonra Peygamber Efendimiz (sav)’in hedefi haline geldi.
Hevazin Kabilesi’nin Müslümanlara karşı açık düşmanlığı, Mekke’nin fethi ile sıranın kendilerine geleceği korkusu, İslam ordusu ile Hevazin Kabilesi arasında bir muharebenin yapılmasını kaçınılmaz kıldı.
Huneyn Savaşı’nın Tarihi ve Özeti
Medine’de bir İslam Devleti kurulduktan sonra, Kabe’nin de içinde bulunduğu kutsal şehrin artık fethedilmesinin vaktiydi. Rasulullah(sav), hedefte neresinin olduğunu kimseye açıklamadan büyük bir ordu ile yola çıktı.
Efendimiz (sav)’in büyük bir ordu ile Medine’den yola çıktığını öğrenen Hevazin Kabilesi, İslam Ordusu’nun kendi üzerlerine geleceğini düşünerek harp hazırlıklarına başladı. Oysa İslam Ordusu’nun kutlu kumandanı Efendimiz’in hedefinde ilk olarak Mekke’nin fethi vardı.
İslam Ordusu’nun bir casusu ele geçirmesi üzerine Hevazinlilerin toplandığı haberi Efendimiz (sav)’e ulaştı.
İslam ordusunun Mekke’yi fethettikten sonra Taif yolu üzerindeki Uzza heykelini yıktırması üzerine Taif’te yaşayan Sakif kabilesi de telaşlanıp Hevazin Kabilesine katıldı. Bu kabilelerin haricinde Nasr ve Cuşem Kabileleri de Hevazin Kabilesine katıldılar.
Hevazin ordusunun komutanlığını yapan Malik b. Avf en-Nasri, İslam’ı kökünden kazımak için büyük bir kin ve nefret ile harekete geçen düşman ordusuna, topyekûn Müslümanlar üzerine saldırmak için çocuk, kadın mal ve hayvanlarını da yanlarına almalarını emretti. Malik b. Avf, askerlerin savaş alanında değerli varlıklarını bırakıp kaçmayacaklarını düşünerek böyle bir talimat verdi.
İslam Ordusu’nun istihbaratçısı Abdullah b. Ebu Hadred el-Eslemi’den Hevazin ve Sakif Kabileler’nin toplandığını haber alan Peygamber Efendimiz(sav), savaş hazırlıklarına başladı. 27 Ocak 630 tarihinde, on bini Mekke’nin fethi için Medine’den gelen, iki bini henüz Müslüman olamamış sırf ganimet elde etmek için ya da Hevazinliler’e düşman olan Mekkeliler’den oluşan on iki bin kişilik ordu ile yola çıktı. Böylece İslam tarihi açısından büyük öneme sahip olan Huneyn Seferi başlamış oldu.
Huneyn Savaşı esnasında Ümmü Süleym, Ümmü’l Haris ve Ümmü Umare gibi İslam davasının cesur sahabe kadınları da muharebe alanında yer aldı.
Hevazin Orduları’nı komutanı Malik b. Avf adamlarından bazılarını, İslam Ordusu’ndan bilgi almak için casus olarak belirledi. Bunlar Efendimiz (sav) ve ashabını gözetleyip, Müslüman ordusu hakkında bilgi vermek için karşı cepheye gönderildi. Casuslar, sinirleri bozulmuş ve titrer halde Malik’in yanına geldi. Malik hallerini sorunca casuslar beyaz atlar üzerinde çok farklı adamlar gördüklerini, yer halkı olarak onlarla mücadele edemeyeceklerini, söylediler. Müslüman ordusu için “Onların gözleri, yürekleri yerinden oynatır.” diyerek Malik’e hemen geri dönmesini, eğer Hevazin halkının onları görecek olursa onların da kendileri gibi korkacaklarını söylediler. Casusların bu sözleri, Malik b. Avf’ı istediği şeyi yapmaktan alıkoymadı.
İslam ordusu Huneyn’ e gece ulaştı. Peygamberimiz(sav), 11 Şevval (1 Şubat 630) tarihinin seher vaktinde İslam ordusunu savaş düzenine koydu. Huneyn Vadisi’ne inildiğinde bir öncü birlik keşif için ileri atıldı. Öncü birlik, iki dağın arasında ilerledikleri sırada Hevazin orduları saklandıkları yerden çıkarak, Müslüman ordusunu ok yağmuruna tuttu. Huneyn Savaşı böylece başlamış oldu. Okçulukta usta olan Hevazin ordusu karşısında öncü birlikler teker teker bozulup geri çekildi. Havanın karanlık olmasından dolayı Hevazin ordusu net görünmüyordu. Dağların arasından çıkan Hevazin ordusu kaçanları kovalamaya başlayınca İslam ordusu korkuya kapıldı. Hevazin ordusu adeta bir kara fırtına gibi Müslümanlar üzerine hücum etti. Paniğe kapılan İslam ordusu geri çekilmeye başladı.
Huneyn Savaşı devam ederken İslam Ordusu’nun kumandanı Efendimiz (sav), kılıç elinde savaşın ortasında dimdik durarak geri çekilen askerlerine “Nereye gidiyorsunuz ey insanlar? Bana doğru geliniz. Ben Allah’ın Rasulü’yüm. Ey muhacirler, ey ensar! Ben Allah’ın kulu ve Rasulü’yüm. Sabır ve sebat gösterin!” Diyerek seslendi. Fakat Huneyn Muharebesi öyle çetin bir hal aldı ki askerler kaçmaya devam etti.
Huneyn Savaşı esnasında Rasulullah’ın yanında ensar ve muhacirden birkaç kişi ile aile halkından başka kimse kalmadı. Efendimiz (sav)’in yanında az kişinin kaldığını gören Hevazinliler hızla saldırıya geçti. Rasulullah(as) da aynı şekilde düşman saflarına doğru hücuma geçti. O sırada Efendimiz’in yanında olan Hz. Abbas avazı çıktığı kadar bağırmaya başladı. “Ey ağacın altında Rasululla’a beyat etmiş sahabi! Neredesiniz?” diye haykırdı. Hz. Abbas’ın sesini duyan ensar ve muhacir “lebbeyk, lebbeyk” diyerek geri dönmeye başladılar. “Yetişin ey ensar! Yetişin ey muhacirler! Yetişin ey Allah süvarileri!” nidaları tüm savaş alanını sarınca kaçanlar tekrar toplanmaya başladı. Her taraftan gelen Müslümanlar Hevazinliler üzerine öfkeyle atıldı. Bu esnada Peygamber Efendimiz (sav)’in çevresi Hevazinli Müşrikler tarafından sarıldı. Huneyn Savaşı tüm sıcaklığı ile devam ederken Hz. Osman, Hz. Ali, Ebu Dücane ve Eymen bin Ubeyd Efendimizin önünde çarpışarak adata bir kalkan gibi onu korudular. Efendimiz bu esnada Allah’a duada bulundu. O’ndan yardım ve zafer diledi. Hevazin Orduları Efendimiz (sav)’in duasına kısa bir süre sonra korkup geri çekilmeye başladı, Müslümanlar ise hep birlikte kaçanları kovaladılar.
Huneyn Savaşı Kimler Arasında Gerçekleştirilmiştir?
Huneyn Savaşı, Peygamberimiz(sav) komutasındaki İslam Ordusu ile Malik b. Avf komutasındaki Hevazin Ordusu arasında gerçekleşmiştir. Hevazin Ordusu içerisinde Hevazinliler ile birlikte Sakif, Nasr ve Cuşem Kabileleri de yer almıştır.
Huneyn Savaşı Ne Zaman Yapılmıştır?
Huneyn Savaşı, Mekke’nin fethinden kısa bir süre sonla 11 Şevval yani 1 Şubat 630 tarihinde yapılmıştır.
Huneyn Savaşı Nerede Yapıldı?
Huneyn Savaşı, adını aldığı, su kaynaklarından mahrum, çöllerle kaplı bir vadi olan Huneyn’de yapıldı. Huneyn Vadisi’nin Mekke ‘den on küsür mil uzaklıkta olduğu söylendiği gibi Taif veya Zülmecaz yakınlarında bir vadi olduğu da rivayetler arasında yer almaktadır.
Huneyn Savaşı Hangi Surede Geçer?
Kur’an’da adının geçtiği ikinci gazve olan Huneyn Savaşı, Tevbe Suresi’nde geçmiştir.
Savaş hazırlığı yaparken sayılarının fazla oluşundan dolayı kibre kapılan Müslümanlar. Huneyn Savaşı esnasında ilk başta mağlup duruma düştü. Fakat daha sonra Allah’ın yardımı ile galip geldiler. Huneyn Savaşı esnasında yaşana bu durumu Rabbimiz, Tevbe Suresi’nin şu ayetleri ile bize bildirmiştir.
“Andolsun ki Allah size birçok yerde ve sayınızın çokluğundan dolayı övündüğünüz, fakat çokluğunuzun size fayda vermediği, yeryüzünün bütün genişliğine rağmen dar gelip de sonunda arkanızı dönüp kaçtığınız Huneyn Savaşı’nda da size yardım etmişti” (Tevbe 9/25).
“Bozgundan sonra Allah peygamberine ve müminlere sükûnet veren rahmetini indirdi; sizin görmediğiniz ordular gönderdi ve münkirleri kahrederek azap verdi ki işte kâfirlerin cezası budur” (Tevbe 9/26).
Huneyn Gazvesinde Düşman Ordusunun Kumandanlığını Kim Yapmıştır?
Huneyn Gazvesi’nde düşman ordusunun kumandanlığını İslam dinine karşı büyük bir kin besleyen, otuz yaşlarındaki Malik b. Afv en-Nasri yapmıştır.
Huneyn Savaşı Sonuçları Nelerdir?
Huneyn Savaşı sonucunda, ilk başta İslam Ordusu’nun mağlubiyeti söz konusu iken Allah’ın yardımı ile Müslümanlar zafer kazandı.
Huneyn Muharebesi sonucunda iki yüz Müslüman’ın şehit edildiği, müşriklerden ise üç yüz kişinin öldüğü rivayetler arasındadır.
Huneyn Savaşı sonucunda yenilgiye uğrayan Hevazinlilerin büyük bir kısmı kumandanları ile birlikte Taif’e sığındı. Diğer kısımlar ise Evtas sığınırken bir kısmı da Nahle’ye yöneldi.
Ayrıca Huneyn Savaşı sonucunda Müslümanlar esir ve çok sayıda ganimet elde etti.
Huneyn Savaşı’nın Önemi Nedir?
Huneyn Savaşı sadece Müslümanlar için değil tüm dünya tarihi açısından önemli bir yere sahiptir.
İslam Devleti’nin hızla büyüyor olması ve Mekke’yi müşriklerden almak için sefere çıkması ile hem korku hem de kini büyüyen son müşrik kalesi Hevazinliler, Huneyn Savaşı ile ağır yenilgiye uğradı.
Huneyn Savaşı ile Araplar’ın içindeki ateş sönüp, bütün güçleri tükendi. Arap Yarımadası Huneyn Savaşı ile şirkten arındırıldı. Kalpler İslam’a açıldı. Bundan dolayı Tevhid dini olan İslam, dünyaya yayılma açısından önemli bir ilerleme sağlamış oldu.
Ayrıca Huneyn Savaşı ile Müslüman kadının İslam mücadelesinde yer alabileceği tüm dünyaya kanıtlanmış oldu.
Huneyn Savaşı’ndan Çıkarılacak Dersler
Huneyn Savaşı’ndan çıkarılacak dersleri şöyle maddeleyebiliriz:
- Allah Müslümanların kibre kapılmalarına razı olmadı ve bu yüzden ilk başta mağlubiyet duygusunu yaşattı.
- Sayı ne kadar fazla olursa olsun gerçek gücün sayıda değil Allah’ın desteğinde olduğunu bilmek gerekir.
- Müminler ancak Allah’a dayanıp güvenmelidir.
- Allah’ın müminin aleyhinde kafire yol vermeyeceğine sağlam bir şekilde inanmak gerekir.
- Kalplerin Allah’ın elinde olduğunu bilip, ona göre duada bulunmak gerekir.
- Allah İslam davasının tamamen bitirilmesine müsaade etmez.