Whatsapp İletişim Hattı
Menü

Hz. Osman kimdir? Hz Osman’ın Hayatı ve Halifelik Dönemi

İslam tarihinin dört halifesinden biri olan, ‘’zinnureyn’’ lakabına nail olmuş, hayâsı ve ahlakıyla övülmüş Hz. Osman kimdir?  Hz. Osman hayatı, dönemi ve şehadeti nasıl olmuştur? Hz. Osman sözleri ile bizlere nasıl bir miras bırakmıştır? Sorularının cevabını sizler için derledik. 

24 Nis 2025
Hz. Osman kimdir? Hz Osman’ın Hayatı ve Halifelik Dönemi

İslam tarihinin dört halifesinden biri olan, ‘’zinnureyn’’ lakabına nail olmuş, hayâsı ve ahlakıyla övülmüş Hz. Osman kimdir?  Hz. Osman hayatı, dönemi ve şehadeti nasıl olmuştur? Hz. Osman sözleri ile bizlere nasıl bir miras bırakmıştır? Sorularının cevabını sizler için derledik. 

Cennetle Müjdelenen Sahabe: Hz. Osman Kimdir? 

Osman bin Affan; Ashab-ı Kiramın önde gelenlerinden olup, ilk iman edenlerin dördüncüsü ve İslam Tarihinin 3. Halifesidir. 574 yılında Mekke’de doğmuştur. Hz. Osman, Mekke’nin en tanınan ailelerinden biri olan Benî Ümeyye ailesindendir. Babası Affan b. Ebî’l-Âs, annesi Erva bint Küreyz’dir. Babası Hakem b. Ebî’l-Âs’ın öz kardeşi, Ebû Süfyan’ın ise amcaoğludur. Annesi Erva ise Resulullah’ın halası Beyza bint Abdülmuttalib’in kızıdır. Kısaca Hz. Osman, Efendimiz’in (sav) halasının torunudur.

Müslüman Olmadan Önceki Yaşamı 

Hz. Osman’ın babası bölgede tanınmış büyük tüccarlardan biriydi.  Nübüvvetten önce ticaret için gittiği Şam’da hastalanıp vefat etmişti. Öldüğünde ardında çok büyük bir servet bırakmıştı. Hz. Osman’dan başka erkek çocuk olmayınca 20’li yaşlarda Osman’a büyük bir miras ve babasının yürüttüğü ticaret kervanları kalmıştı. Dolayısıyla o halife olduktan sonra zenginleşen biri değildi. Müslüman olduktan sonra da elindekileri Allah yolunda infak eden biri olmuştu.

Osman bin Affan, dürüstlüğü, hayâsı ve edebiyle cahiliye devrinde dahi olmasına rağmen hiç içki içmemiş ve iffetine düşkünlüğü ile tanınan ve sevilen birisi olmuştu.

Müslüman Oluşu

34 yaşında Hz. Ebubekir ile yaptığı bir ticarette onun vesilesiyle İslam’ı tanıdı. Efendimizin yanına gelerek iman şerbetinden içti. Böylece Benî Ümeyye’den İslâm’ı kabul eden ilk Müslüman oldu. İslam’ı seçmesi ailesi tarafından çok sert bir biçimde karşılandı. Hem amcası Hakem, hem de ailenin reisi sayılan Ebû Süfyan, Hz. Osman’a çok sert tepki gösterdi. Daha ilk günlerde amcası onu eve hapsetti, inancını reddetmesi için baskılar yaptı; ancak o Hz. Osman’ın sebatı, dik duruşu ve tavizsizliği ile onun dininden asla vazgeçmeyeceğini gösterdi.

İslam’dan evvel Ebu Leheb ’in oğluyla nişanlı olup İslam gelince nişanları geri atılan Rukiyye annemize, Hz. Osman’ın talip olması bardağı taşıran son nokta oldu. Daha evvel hiç evlenmemiş, iffetini korumuş Mekke’nin en soylu en zengin ailesinden olan Osman’ın bu talebi ailesi tarafından hoş karşılanmasa da Resûlullah buna çok sevinmiş ve kızı Rukiyye ile Osman’ı evlendirmişti.

Habeşistan’a Hicret

Bu evlilik gerçekleşince Benî Ümeyye adeta deliye dönmüş, Ebû Leheb’in hanımı, Hz. Osman’ın da halası olan Ümmü Cemil: “Biz, Muhammed’e zorluk olsun diye onun kızlarını oğullarımızdan ayırdık, Osman gitti o kızlardan birini aldı.” diyerek, ortalığı karıştırmıştı. Psikolojik baskıların ardından fiili baskılar başlamış ve Mekke’nin en zengin ve soylu adamı ağır işkencelere maruz kalmıştı. Dayanılmaz noktaya gelen baskılar sonucunda Osman bin Affan, hanımı Rukiyye’yi da yanına alarak Habeşistan’a hicret etmek zorunda kalmıştı.

Efendimiz (sav) damadı Hz. Osman’ı ve kızı Rukiyye’yi Habeşistan’a gönderirken gözleri yaşlı şöyle diyecekti: “Selâm olsun Osman’a ve ailesine! Vallahi onlar Lut’tan sonra iman adına hicret eden ilk mü’min ailedir !”

Osman bin Affan, hanımı Rukiyye annemiz ile Habeşistan’a gitti. Üç ay sonra yanlış bir haber yüzünden Mekke’ye geri dönüp, bir yıl sonra bir daha Habeşistan’a giderek, tam yedi yıl orada yaşamak zorunda kaldı. Allah-u Teâla o yıllarda bu güzel aileye, bir çocuk nasip etti. Çocuklarına; “Resûlüllah erkeklerden en fazla Abdullah ismini severdi.” diyerek ‘Abdullah’ ismini verdiler. Abdullah dokuz yaşlarında iken Medine’de bir horozun yüzünü gagalamasından sonra hastalanıp vefat etti.

Medine’ye Hicret

622 yılında eşi Rukiyye ile beraber Habeşistan’dan Medine’ye hicret etti. Medine’ye geldikten sonra muhacirler, Ensar’ın evlerine misafir oldular. Hz. Osman da, Ebu Talha bin Tabit’in evinde kaldı. Bir müddet sonra kendi evini aldı. Osman bin Affan, Medine’de kaldığı süre zarfında Ensar’dan maddi yardım almadı. Mallarını Mekke’den getirdi ve geçimini sağladı. Medineliler çoğunlukla çiftçilikle uğraşıyor, ticareti ise Yahudiler ellerinde bulunduruyordu. Ticari zekâ ve kabiliyetleri sayesinde Hz. Osman, Medine’de ticaret ağını kurdu ve halkı ekonomik anlamda rahata kavuşturdu.

Medine Hayatı

624 yılında Müslümanlar, Medine’den dönen bazı Kureyş kervanlarına saldırdı. Bu sırada Hz Osman’ın biricik eşi Rukiyye annemiz ağır bir hastalık geçiriyordu. Hz. Osman peygamber efendimizin izniyle Bedir Harbine katılamamış eşinin yanında kalmıştı. Bedir savaşı kazanıldığında Hz. Rukiyye vefat etmiş, defnedildiğinde ise zafer haberi Medine’ye ulaşmıştı. Osman bin Affan bilfiil savaşa katılmamış olsa da Efendimiz (sav) onu savaşa katılanlardan saymış ve ganimetten pay ayırmıştı.

Zinnureyn Ne Demek?

Hz. Rukiyye’nin vefatının ardından Allah Resulü (s.a.v) onu diğer kızı Hz. Ümmü Gülsüm (r.a) ile evlendirdi. Hz. Osman’dan başka hiçbir kul iki peygamber kızıyla evlenmemiştir. Bu yüzden Hz. Osman’a ‘’iki nur sahibi’’ manasına gelen ‘Zinnureyn’ lakabı verilmiştir. Hicretin dokuzuncu yılına gelindiğinde Ümmü Gülsüm (ra)’ da ebedi âleme göç etmiştir.

MELEKLERİN BİLE HAYÂ ETTİĞİ SAHABE: HZ OSMAN 

Kâinatın Efendisi bir gün evinde yarı uzanmış halde dinleniyordu. Kendisini ziyarete gelen Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer’le konuştuğu sırada kapı çalınmış ve kendisine Hz. Osman’ın da geldiği söylenmişti. Hz. Osman’ın geldiğini haber alan Hz. Peygamber, hemen yerinden doğrularak oturdu. Bunu gören Hz. Aişe(ra): “Neden böyle davrandınız ey Allah’ın Resulü?” dediğinde: “Osman, o kadar hayâlı ki beni o halde görseydi çekinir ve söylemek istediklerini söyleyemezdi. Ey Ayşe! Melekler bile ondan hayâ ediyor, ben nasıl etmem?” buyurdu.

Hz. Osman Dönemi 

Hz. Ömer kendisinden sonra halifenin seçileceği bir şura kurulmasını talep etmiştir. ‘Ömer’den sonra kim halife olacak?’ tartışmaları büyümesin diye Abdurrahman bin Avf arabuluculuk yapmış ve diğer şura üyelerinin de oylarıyla Osman bin Affan halife seçilmiştir. Kendisiyle beraber halife olması düşünülen Hz. Ali de ona biat etmiştir.

Osman bin Affan 12 yıl halifelik görevini sürdürmüştür. İlk altı yıl sükûn dönemi, ikinci altı yıl karışıklıklar dönemi olarak adlandırılmıştır. İlk İslam donanması onun zamanında kurulmuş, birçok ekonomik reform gerçekleştirilmiştir. Ayrıca ilk İslamî paralar da onun zamanında basılmıştır. Kâbe ve Mescid-i Nebevi de onun zamanında genişletilmiştir.

Kur’an- Kerim’in Çoğaltılması Meselesi

Hz. Osman’ın hilafeti 12 yıl sürmüştür. İlk altı yıl fetihlerle, davet ve tebliğ ile geçerken ikinci altı yıl iç karışıklıklar ile geçmiştir. Hz. Osman’ın halifeliği süresince yaptığı en büyük hizmetlerden biri de Hz. Ebubekir döneminde Mushaf haline getirilen Kur’an-ı Kerim’in çoğaltılıp belli merkezlere gönderilmesidir.

Osman bin Affan diğer halifeler gibi hadis rivayet edinmekten kaçınmış, toplamda sadece 146 hadis rivayette bulunmuştur.

Ali Taraftarlarının Osman'dan Hoşnut Olmayışının Sebepleri

Hz. Osman’ın halifeliği sırasında akrabalarına düşkün olmasından kaynaklı onları kayırıyor düşüncesi, onlara hak etmedikleri halde valiliklere ataması iddiaları Hz. Ali taraftarlarının Hz. Osman’a karşı tavır almalarına neden oldu.

656 senesinde Mısır, Kufe ve Basra’dan gelen isyancılar Medine yakınında bir mevkiinde toplandılar. İsyancılara karşı Hz. Osman, Hz Ali’yi arabulucu olarak göndermişti. Hz. Ali, fesadın ortadan kaldırılacağına ve durumun düzeltileceğine dair halife adına söz verdikten sonra isyancılar şehirlerine doğru hareket ettiler. Yolda bilinmeyen bir mektubun isyancılara ulaşması sonucu tekrar Medine’ye döndüler. Hz. Ali bu mektubu Hz. Osman’a bildirmiş ve kendisinin haberi olmadığını söylemişti. Mektubun sahibinin Hz. Osman’ın akrabası ve damadı Mervan’a ait olmasının ortaya çıkması üzerine Hz. Ali arabuluculuktan çekilmiştir. Bunun üzerine isyancılar Hz. Osman’ın evini sarmış ya halifelikten çekilmesini ya da Mervan’ı kendilerine teslim etmeleri istemişlerdi.

Hz.Osman Nasıl Öldü?

 Asiler tarafından 22 gün kuşatma altında tutulan Hz. Osman’ın yardımına Aişe, Talha ve Zubeyr geldi. Hz. Ali bizzat isyancılara çıkıştı ve bu hareketlerin Müslümanlara yakışmadığını beyan etti. Oğulları Hasan ve Hüseyin’i, kölelerini Hz. Osman’ı korumakla görevlendirdi. Bu koruma kısa müddet etki etti. Nitekim isyancılar komşu evlerin damlarından atlayarak Hz. Osman’ı 17 Haziran 656 Cuma günü şehit ettiler.

Hz. Ali’nin Halife Oluşu 

Hz. Osman’ın asiler tarafından şehit edilmesiyle halk Hz. Ali’ye biat etti ve onu yeni halife seçti. Hz. Osman taraftarlarının bir kısmı onu şehit edenler bulunmadan Hz. Ali’ye biat etmeyeceklerini söylediler. Yaşanan olaylar İslam tarihine ilk fitne olarak geçti. Müslümanlar Halife Hz. Ali’ye biat edenler ve Hz. Muaviye taraftarları olarak ikiye ayrıldı. İslam toplumunda ilk fitne çıkmış oldu ve İslam Devleti Ali ve Muaviye önderliğinde iki parçaya bölündü.

Hz. Ali, 4 yıl 9 ay süren halifeliği boyunca peygamberin sünnetine itaat etti. İç karışıklıklar sebebiyle bu dönemde fetihler Osman bin Affan dönemindeki hızda olduğu gibi olmadı.

Kısaca Hz.Osman Dönemi Olayları

 Hz. Ömer’den sonra halifelik görevine gelen Hz. Osman, yeni pek çok siyasî karar almış ve bunları icraata dökmüştür. Onun uygulamalarından bazıları kabul görürken, bazıları ise şiddetle eleştirilmiştir. Hz. Osman hakkında yapılan eleştirilerin başında, onun devletin en önemli idarî ve askerî mevkilerine yakın akrabalarını getirmesi gelir.

(burdan sonraki kısım olmalı mı emin değilim /tuba)

 Kûfe, Basra, Şam ve Mısır gibi önemli merkezlerde ve başkent Medine’de iktidara karşı kişi ve gruplar ortaya çıkmaya başladı. Hz. Osman, yönetime çoğunlukla akrabalarını veya Beni Ümeyye’ye yakın kişileri atıyordu. Bu uygulamalar sahabeler tarafından hoş karşılanmadı. Aynı şekilde akrabalarına bolca ihsanlarda bulunması da eleştirilere neden olmuştur.

Hz. Osman, uygulamalarını eleştiren sahabelere karşı sert davrandığı da olmuştur. Hatta bazılarını sürgün etmiştir. Bu sürgün edilenlerden biri olan Ebu Zer, Suriye’de Muaviye’yi bir kısım harcama ve tasarrufları sebebiyle eleştiriyordu. Onun düşünceleri, özellikle yoksul halk ile yönetim karşıtları arasında ilgi görüyordu. Bu durum yönetim ile zenginler üzerine bir hareketin başlamasına sebep oldu. Ebu Zer ile Şam Valisi Muaviye’nin arası açılınca Muaviye durumu Hz. Osman’a haber etti. Bunun sonucunda Ebu Zer, Medine yakınlarındaki Rebeze’de zorunlu ikamete tabi edildi.

Hz.Osman Dönemi Fetihleri 

Hz. Osman dönemi Müslümanlar için fetihlerin çok olduğu bir dönem olarak kayda geçmiştir. Bu dönemde başta Sâsânî İmparatorluğu’nun Ermeniye eyaleti olmak üzere, Kuzey Afrika kıyıları ve Anadolu’nun bir bölümü İslâm devleti sınırlarına dâhil edildi. Ermenistan, Horasan, Kuzey Afrika, Kıbrıs, ve Taberistan fethedildi... Osman bin Affan'ın halifeliğinin ilk altı yılında İran'ın fethi tamamlandı, Trablusgarp ve Tunus fethedilmiştir. Kafkaslara giren İslam orduları Hazarlara yenilmiş ve geriye çekilmiştir. Şam'da ilk kez donanmanın kurulmasıyla Kıbrıs bu donanmanın seferleri sonucunda vergiye bağlanmış, Rodos adası fethedilmiştir.

Hz.Osman Sözleri 

-          “Eğer kalplerimiz temiz olsaydı Rabbimizin kelamına doyamazdık. Ben, Kur’an’ı Kerim’e bakmadığım bir günün geçmesini çok kerih görürüm.”

-          “Her kim geceleyin Âl-i İmran Suresi’nin sonunu okursa ona, geceyi sabaha kadar ibadetle geçirmiş gibi sevap yazılır.

-          ‘’İçkiden sakının, çünkü o bütün kötülük ve çirkinliklerin anasıdır. Aman içkiden uzak durun, vallahi iman ile içki müptelası olmak, asla bir arada bulunmaz. Pek yakında birinin diğerini uzaklaştırmasından korkulur.”

      - ‘’Çocukları para kazanmaya mecbur bırakmayın! Siz onları mal kazanmaya mecbur ettiğiniz halde hırsızlık ederler. Sanat sahibi olmayan cariyeleri de kazanca zorlamayın! Zira siz onları kazanca zorladığınız takdirde iffetlerine zarar vererek para kazanmaya çalışırlar. Onların getireceği paraya karşı isteksizlik gösterin ki, Allah da sizi gözü gönlü tok kılsın. Size temiz olan yiyecekler yaraşır.” (Muvatta’, İsti’zan 42)

- “Resûlullah’a  biat ettikten sonra hiç şarkı söylemedim, yalan söz söylemedim ve sağ elimle tenâsül uzvuma dokunmadım.” (İbn Mâce, Tahâret, 15)

 - “Cuma günü imam hutbeye çıkınca susun ve hutbeyi dinleyin! Susan kimse dinlemese de, dinleyen kadar sevap kazanır. Namaz için kamet getirilince safları düzeltin, omuzlarınız bir hizaya gelsin. Zira safların düzgün tutulması namazı tamamlayan bir unsurdur.”

-‘’Osman (ra), safları düzeltmek için vazifelendirdiği şahıslar gelip safların düzeltildiğini bildirmeden tekbir almazdı. (Muvatta’, Cuma, 8)

- “Şüphesiz Allah Teâlâ, dünyayı, ona meyletmemeniz ve onunla ahiret yurdunu istemeniz için yermiştir. Muhakkak ki dünya geçici, ahiret ise kalıcıdır. geçici olan sizi şımartıp azdırmasın ve kalıcı olandan alıkoymasın. Siz, bâkîyi fâni olana tercih ediniz! Dünya sonludur, dönüş Allah’adır. Allah’tan korkunuz!” (İbn Ebi’d-Dünyâ, Mevsû‘a, I, 77)

- Hz. Osman (r.a) bir keresinde minbere çıkarak şunları söyledi:

“Ey Âdemoğlu! Unutma ki dünyaya geldiğin andan itibaren ölüm meleği peşinde dolaşıp durmaktadır. Bir yandan da senin üzerinden atlayarak bir başkasını tutmaktadır. Sen dünyada bulunduğun sürece bu böyle devam edecektir. Ancak bir gün olacak ki  başkalarının boynundan atlayıp seni tutacaktır. Bu hiç beklemediğin bir vakitte olabilir. Öyleyse daima hazırlıklı ol ve gafil avlanmamaya çalış! Çünkü ölüm meleği senden asla gâfil değildir. Ey Âdemoğlu! Bilmiş ol ki eğer sen kendi nefsinden habersiz olur ve ahiretin için hazırlık yapmazsan, elbette ki başkası senin için hazırlık yapmaz. Allah’ın huzuruna mutlaka gideceğini aklından çıkarma ve bunun için de kendi hazırlığını görüp onun için rızık sağla! Sakın bu işi başkasına yaptırayım deme! Selam üzerinize olsun!” (Dîneverî- el Mücâlese ve cevâhiru’l-ilm- II- 73; Ali elMüttakî no; 42790)

 

- Abbâd ibn-i Zâhir (r.a.) şöyle anlatıyor:

Hz. Osman’ın (ra) bir hutbesini dinledim, şöyle söylüyordu: “Allah’a yemin ederim ki biz seferde ve hazarda Resûlullah (sav) ile arkadaşlık yaptık ve onun sohbet ortamında bulunduk. Resûlullah Efendimiz hastalarımızı ziyaret eder, cenazelerimize katılırlardı. Bizimle birlikte savaşlara çıkıp az veya çok kendisinde bulunan şeyleri bizimle paylaşır, bize destek olurlardı. Ama bakıyorum bugün Efendimiz’i hiç görmemiş olan bazı kimseler O’nu bana tanıtmaya çalışıyorlar.” (Ahmed- I- 69; Ali el-Müttakî- no; 18662)

- “Cennet ile Cehennem arasında kalsam da hangisine gireceğimi bilemesem, bunu öğrenmeden önce çürüyüp toprak olmayı isterdim.” (Ebû Nuaym- Hilye- I- 60)

 - “Kulluk; haram helâl sınırlarını korumak, verilen sözlere vefa göstermek, mevcuda rıza göstermek, olmayana da sabretmektir.”

- “Muttaki bir kulun alâmetlerinden biri de, diğer insanları kurtulmuş, kendini ise helâk olmuş görmesidir.”

- “En büyük kayıp, sâhibinin ahiret için azık hazırlayamadığı uzun bir ömürdür.”

- “Dünya kimin zindanı olursa, o mümin kabirde rahat eder.”

Gönüllü Olun İletişime Geçin Furkan TV