Nesibe Hatun (r.a) Kimdir? Hayatı ve Kahramanlığı
Nesibe Hatun(Ümmü Ümare) kimdir?Cesaret ve kahramanlığının yanı sıra cennette peygambere komşu olan Ümmü Ümare’nin hakkındaki hadisler ve özellikleri...
Nesibe Hatun (r.a) Kimdir? Hayatı ve Kahramanlığı
Medineli Müslümanlar içinde ilk sıralarda yer alan Ümmü Ümare, ikinci Akabe Biatında eşi ve oğullarıyla bulunmuştur. Biatte yer alan iki kadından biri olması aynı şekilde Rıdvan Beyatında da dört kadından biri olması, ayrıca savaşlarda bir kadın olarak en ön saflarda yer almasıyla akıllara kazınmıştır. Rasulullah’ın cennette komşusu olma şerefine nail olmuş, hayatını, ailesini Allah’ın davasına adamış, fedakâr ve kahraman bir hanım sahabenin hayatı…
Nesibe Hatun (Ümmü Ümare) Kimdir? Hayatı
Ümmü Ümare Nesibe binti Ka’b; savaşlarda göstermiş olduğu yüksek cesaret ve şecaat örnekliğiyle Müslüman kadının yapabileceklerinin sınırlarını gösteren İslam’ın kadın kahramanı. Rasulullah’ın duasına mazhar olmuş, Onun yolunda, Onun davası için eşiyle evlatlarıyla bilfiil mücadele meydanlarına atılmış cengâver bir hanım sahabi.
Medine’nin ileri gelen Hazrec Kabilesine mensup olan Ka’b ibni Amr’ın kızıdır. Annesi Rebab binti Abdullah’tır. Asıl ismi Nesibe olup künyesi Ümmü Ümare’dir. İslam’a girmeden evvel evlenmiş olduğu Zeyd bin Asım’dan Abdullah, Habib ve Temim adlı üç çocuğu olmuş, Zeyd ra’nın vefatından sonra evlendiği Gaziyye Amr’dan Havle isminde bir kızı olmuştur.
Musab bin Umeyr’in İslam’ı anlatmak için gittiği Yesrib’de İslam ile müşerref olmuşlar eşi Zeyd ve oğullarıyla İkinci Akabe Biatında bulunmuştur. Bu biatte bulunan iki kadından biri olmasının yanı sıra savaşlarda göstermiş olduğu cesarette İslam tarihinde önemli bir yer tutmasına sebep olmuştur. İkinci Akabe biatında Habibulullah’ı kendi can ve mallarını koruyacakları gibi koruyacaklarına, Onun yolunda her şeylerini feda edeceklerinin sözünü vermişlerdi. Medineli Müslümanlar bu şevk ve heyecan duyguları içinde Yesrib’e dönmüşler hummalı çalışmalara başlamışlardı. Nesibe binti Kab Rasulullah’ın göstermiş olduğu yolda yürürken diğer yandan evlatlarını da Onun sevgisi ile büyütmeye özen göstermiştir.
Rasûlullah Yesrib’e gelmeden evvel Yesrib davetin yeni mekânı olmuş İslam’ın çalmadığı kapı kalmamıştı. Bir müddet sonra Resulullah Yesrib’e gelmiş, Yesrib toprakları İslam’ın yeni kalesi olmuş, vahyin kaynağına kavuşmuştu. Bundan sonra Yesrib Medine olmuş, son dinin davet merkezi olmuştu. Hicret eden Müslümanlar İslam Devletini kurmuşlar gün geçtikçe güç kazanmışlardı. Müşriklere karşı ilk savaş Bedir’de olmuş, Müslümanlar ilk galibiyetlerini kazanmışlardı. Nesibe Hatun’un oğlu Abdullah’da Bedir Savaşına katılanlar arasındaydı. Nesibe Hatun ve ailesinin Uhud Harbinde göstermiş oldukları fedakârlık ve gözü karalık adeta dillere destan olmuş, şecaat ve yiğitliklerini Nesibe Hatun şu şekilde dile getirmiştir:
’’Müslümanların ne durumda olduklarını görmek için Uhud’a gitmiştim. Yanıma bir kırba su alıp Efendimizin yanına vardım. Müslümanlar galip durumdaydı. Çok geçmeden çevremiz Kureyşli okçular tarafından kuşatıldı. Resulullah’ın etrafında çok şiddetli çarpışmalar başladı. Resulullah’a bir zarar gelmesinden korktuğum için bende yanında çarpışmaya başladım. Elime ne geçtiyse kafirleri Resulullah’tan uzaklaştırmaya çalıştım. Yaralandım bu sırada. Resulullah’ın hemen önünde ben, oğullarım ve eşim etten duvar ördük. Gelen oklara, kılıç darbelerine karşı canlı kalkan olduk. Yanımda kalkan olmadığı gören Efendimiz ashaptan birisine:’’ Ey kalkan sahibi! Kalkanını çarpışana bırak!’’ buyurdu. O kalkanı alıp kendimi korumaya çalıştım. Diğer taraftan çarpışma devam ediyordu. Müşrik bir atlı bana doğru hücum etti. Saldırısını kalkan ile savuşturup atının ayaklarını kılıç ile kestim. At arka üstüne yıkıldı. Düşmanın yere serildiğini göre Resul-u Ekrem Efendimiz oğluma seslendi: ’’Ya Ümmü Ümare’nin oğlu! Annene bak! Onun yardımına koş!’’ buyurunca oğlum Abdullah hemen yardımıma koştu. Düşmanı öldürmeye yardım etti. Savaş tüm hızıyla devam ederken Abdullah sol kolundan yaralandı. Resulullah bu sefer oğluma ’’Yaranı sar’’ emrini verdi. Bu sefer de annesi oğlunun imdadına koştu. Sonra oğluna:’’ Kalk ey yavrum! Kalk, müşriklerle çarpışmaya devam et!’’ dedi. Rahmet peygamberimiz Nesibe Hatun’un bu sözlerini duyunca:’’ Ey Ümmü Ümare! Senin katlandığın şeye herkes katlanabilir mi?’’ buyurarak iltifatlarını dile getirdi.
Hz. Nesibe’nin Vefatı (bu kısım metin bütünlüğünü bozuyor, yeri değiştirilebilir mi?)
Hz. Ömer zamanından sonra Medine’de vefat eden bu kahraman asr-ı saadet kadını Baki Kabristanlığına defnedilmiştir.
Kahraman Nesibe Hatun
Nesibe hatunun oğlu hemen ayağa kalktı, müşriklerle çarpışmaya devam etti. O esnada oğlu Abdullah’ı yaralayan müşrik oradan geçiyordu. Resulu Ekrem Efendimiz Nesibe Hatuna seslendi:’’ İşte, oğluna vuran!’’ Ümmü Ümare harekete geçip o müşriğe saldırdı. Bacaklara indirmiş olduğu kılıç darbeleriyle müşrik yere devrilmiş bu sahneyi gören Rasûlullah ön dişleri görününceye kadar gülümsedi ve bu kahraman İslam kadınına iltifatta bulundu:’’ ya Ümmü Ümare! Adamı perişan ettin! Allah’a hamd olsun, düşmanına karşı muzaffer kılıp gözlerini aydın etti. Öcünü almayı sana kendi gözlerinle gösterdi.’’
Harp tüm ihtişamıyla devam ediyordu. Öyle ki iri yarı azılı bir müşrik olan İbni Kamia Rasulullah’ın yanına kadar girmişti. Mübarek yüzünü yaralamış, iki dişini kırmıştı. Bu sırada Nesibe Hatun bütün cesareti ve gözü pekliğiyle düşmanın üzerine saldırmış kılıç darbeleriyle geriye savurmuştu. Lakin düşman da yamandı, üzerine iki zırh giymişti ve Nesibe Hatunun gücünü aşıyordu. İbni Kamia savurduğu kılıç darbeleriyle Nesibe Hatun’u omzundan yaraladı. Ashap yetişti ve düşmanı alt ettiler.
Nesibe Hatun Özellikleri
Nesibe Hatun’un yaralandığını görünce Rahmet Peygamberi Efendimiz Abdullah’a seslenmiş’’ annenin yarasını sar!’’ emrini vermişti. Daha sonra bu güzel aileye şu sevinçli haberi vermişti:
’’ Allah, ev halkınızı mübarek eylesin. Senin makamın ve annenin makamı falanların makamlarından hayırlıdır. Allah ailenize rahmet etsin’’ buyurdu. Bu güzel haber karşısında sevincini gizleyemeyen Nesibe Hatun Efendimizden şu istekte bulundu:
’’ Ey Allah’ın Resulü! Dua et, cennette sana komşu olalım.’’ Resulü Kibriya Efendimiz hemen niyazda bulundu:
’’ Allah’ım! Bu aileyi cennette bana komşu ve arkadaş eyle!’’ bunları işiten Ümmü Ümare’nin sevincine diyecek yoktu.
’’ Bu bana yeter. Bundan sonra dünyada ne musibet gelirse gelsin hiçbir önemi yok!’’ diyerek memnuniyetini ortaya koydu. Artık yaralarının, acılarının bir ehemmiyeti kalmamıştı. Rasûlullah onun kahraman ve cengaverliğinden dolayı hem dua da bulunmuş hem de ashaba örnek göstermişti.
’’Uhud’da ne zaman sağıma soluma baksam beni korumak için çarpışan Nesibeyi görüyordum.’’ (Vâkıdî, I, 271-273)
Uhud Harbi’nde bir an olsun gözlerini Resulullah’tan ayırmayan, canını, evlatlarını, eşini Onun yolunda sakınmayan bu mücahede İslam kadını 12 yerinden yara almıştı.
Nesibe Hatun ile İlgili Hadisler
Vefa sahibi Rasûlullah Uhud Harbinde ve diğer harplerde bu kadar mücadele gösteren sahabesini unutmamış zaman zaman Nesibe Hatun’un evine ziyarete gitmişti. Bir müddet evinde oturmuş, Nesibe Hatun’un yaralarının durumunu sormuştu. Bu sırada Nesibe Hatun yiyecek bir şeyler hazırlamış fakat kendisi oturmamıştı. Peygamberimiz:’’Gel sende ye!’’ dedi. Nesibe Hatun oruçlu olduğunu dile getirdi. Bunun üzerine Resulullah:’’ Bir oruçlunun yanında yemek yenildiğinde yemekten kalkıncaya kadar melekler oruç tutan kişiye dua ederler.’’ Buyurdu. (Tirmizî, "Ṣavm", 67; İbn Mâce, "Ṣıyâm", 46) Rasûlullah Nesibe Hatun’un ibadete olan düşkünlüğünden dolayı memnun oldu.
Nesibe Hatun Uhud Harbinde olduğu gibi Hayber ile Huneyn savaşlarında bulunmuş, Ümretü’l-Kaza ve Rıdvan Beyatı’na da iştirak eden sayılı kadınlardan birisi olmuştu. Hz. Ebubekir Döneminde irtidat eden, peygamber olduğunu ilan eden yalancı Müseylime’ye karşı oğlu Abdullah ile birlikte orduya katılmış, yalancı peygamber Müseylime’nin öldürülmesinde Vahşiye yardım etmiştir. (Vâkıdî, I, 269; Zehebî, II, 282)
Nesibe Hatun her konuda Resulullah’ın yolunu takip etmeye çalışıyor, ailesi ve evlatlarını bu çizgide yetiştirmeye gayret gösteriyordu. Nazil olan ayetler ve İslami hükümleri dikkatle takip ediyordu. Ahzab suresi 35. Ayet geldiğinde:’’ Şüphesiz, Müslüman erkekler ve Müslüman kadınlar, mü’min erkekler ve mü’min kadınlar, gönülden (Allah’a) itaat eden erkekler ve gönülden (Allah’a) itaat eden kadınlar, sadık olan erkekler ve sadık olan kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, saygıyla (Allah’tan) korkan erkekler ve saygıyla (Allah’tan) korkan kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve (ırzlarını) koruyan kadınlar, Allah’ı çokça zikreden erkekler ve (Allah’ı çokça) zikreden kadınlar; (işte) bunlar için Allah bir bağışlanma ve büyük bir ecir hazırlamıştır.’’ Ümmü Ümare soluğu Rasulullah’ın yanında almış gelen ayetlerin hep erkekler adına geldiğini kadınlardan hiç bahsedilmediğinin sitemini etmişti. Bunun üzerine Ahzab Suresinin 35. Ayeti nüzul olmuştur. (Tirmizî, "Tefsîr", 33; İbn Abdülber, IV, 1949).)
Uhud Savaşı'nda Peygamberimizi Koruyan Kadın Sahabe Nesibe Hatun Kısaca Kimdir?
Ümmü Ümare künyesi ile tanınan Nesibe Hatun, Hazrec Kabilesinin Neccar kolundan olup Medine’de doğmuştur. Nesibe Hatun ve ailesi İslam ile Musab bin Umeyr’in Medineye gelmesiyle tanışmıştır. Onlar İslam’ı seçen ensarların öncüleri oldular. Nesibe Hatun ve ailesi İkinci Akabe Biatında yer almışlardı. Nesibe Hatun Rasûlullah ile birlikte nice savaşlara katılmış, bunların içinde Uhud Harbi’nde büyük yararlılıklar göstermiştir. İlerleyen yaşına ve daha önceki yaralarına bakmaksızın Hz. Ebubekir döneminde yalancı peygamberlik iddiasında bulunan Müseylime’nin öldürülmesi ve Yemame Savaşında da başarılar göstermiştir. Öyle ki onca yarasına rağmen bir kolunu kaybetmiş yine de harbe devam etmiştir. Savaşlarda en ön saflarda yer alan mücahide Nesibe Hatun bu mücadeleci yönünü oğullarına da aşılamış, evlatlarını İslami terbiye ile eğitmiştir. Oğulları Abdullah ve Habib’i Peygamberimiz ile birlikte Uhud, Hendek, Huneyn, Hayber savaşlarına göndermiş, şehit annesi olma şerefine ulaşmıştır.
Asrı saadetin kahraman bir kadını olan Nesibe Hatun mücadeleci oluşunun yanı sıra iyi bir anne, iyi bir eş olmuş Müslüman kadının cesaret, metanet, fedakârlık ve dirayet noktasında örnek olabileceğini herkese göstermiştir. Bugün İslam’ın kadına değer vermediği hatta dışladığı gibi yorumların duyulduğu ülkemizde Ümmü Ümare gibi bir hanım sahabenin mücadele dolu hayatının örnekliğini bir kez daha görüyoruz.